1 Mart tezkeresi CHP'nin ve bazı AK Partili milletvekillerinin oyları ile reddedildiği gün, Türkiye için bir milattır. Bu tarih Türk- Amerikan ilişkileri ve Türkiye'nin Irak'la ilgili kırmızı çizgileri açısından da bir milattır. Ayrıca bölücü terör örgütü PKK ile yürüttüğümüz mücadele açısından da bir milattır. Biz, ABD'nin borazanlığına soyunmuş değiliz. Ülkemizin en ufak milli çıkarı için feda edemeyeceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Amerika umurumda değil. Ama tüm bunlar; olayları, gelişmeleri doğru değerlendirmemize engel de değil. ABD'nin Irak'a müdahalesinden önce olan gelişmeleri değerlendirin. Önce bir tezkere çıkarıyorsunuz, "Amerika'ya; gel, Irak'a Kuzey'den yapacağın müdahale için limanları kirala, havaalanlarını onar, lojistik tesislerini kuracağın arazileri kirala- hazırlıklarını yap" diyorsunuz. Umut veriyorsunuz.Onlar da sözlerinize itimat edip hazırlıklarını buna göre yapıyorlar. Kocaman bir tümen Akdeniz sularında günlerce tezkerenin çıkmasını bekliyor. Ankara'da, Dışişleri Bakanlığında sivil-asker bürokratlarınızla, Amerikalılarla günlerce konuyu müzakere ediyorsunuz. Amerikalıların direnmelerine karşılık, Irak'la ilgili- Irak'ın Kuzeyi ile ilgili, Kerkük ile ilgili, Türkmenlerle ilgili, PKK terör örgütü ile ilgili tüm kırmızı noktalarınızı garantiye alan bir anlaşma ortaya koyuyorsunuz. Amerikalıları zorda olsa bu anlaşmaya razı ediyorsunuz. İş de sadece tezkerenin Meclisten geçmesine kalıyor. Dışişleri diplomatları, askerler, dönemin Genelkurmay Başkanı, ülkenin başbakanı, bu varılan anlaşma ile çıkacak tezkerenin Türkiye Cumhuriyeti'nin orta ve uzun vadeli çıkarları açısından önemli olduğunu- hayati olduğunu vurguluyor. Cumhurbaşkanının tutumu Ancak Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, biraz da Sayın Baykal'ın etkisinde kalarak MGK'dan, güçlü bir tavsiye kararı çıkarmıyor. CHP Lideri Baykal ise tezkerenin Türkiye Cumhuriyetine getireceği yarar veya zarardan çok, AK Parti hükümetine getireceği avantajları hesaba katarak karşı çıkıyor. Fazilet Partisi kökenli bazı AK Parti Milletvekilleri de duygusal davranıp CHP'nin peşine takılıyor. Bu atmosferde Meclis'e gelen tezkere çok küçük bir oranla reddediliyor. Amerika şaşırıyor, hayal kırıklığına uğruyor ve Irak'a müdahale ile ilgili tüm planlarını revize etmek zorunda kalıyor. Amerikalılar şok geçiriyorlar ve Türkiye'nin bu tutumunu bir kenara not edip işlerine devam ediyorlar. Irak savaşında Türkiye gibi dost ve müttefik bir ülkeden kazık yediğini düşünen Amerikalılar, Türkiye'nin yerine Irak'ın kuzeyindeki Kürt grupları ikame ediyorlar. Irak harekatında en çok desteği, İsrail'den sonra onlardan alıyorlar. Bu nedenle de o günden bu yana Irak'ta, Amerikalılar Kürt grupların çıkarlarını ve taleplerini, Türkiye'nin taleplerinden önde tutuyorlar. Sayın Baykal bugün kamuoyunun gözünün içine baka baka yanlış bilgi veriyor ve diyor ki, "65 bin askerle ABD topraklarımızı işgal edecekti-burada kalıcı olacaktı..." Bunlar doğru bilgiler değil. Halkı kandırmayın. O gün ABD ile tezkereden önce varılan mutabakat Dışişlerinin arşivinde duruyor.Tahmin ederim ki, bir sureti de sayın Baykal'ın elinde vardır. O mutabakatın tüm ayrıntılarını biliyorum. Tezkere geçse ve üzerinde anlaşılan mutabakat uygulansaydı, bugün PKK terör örgütünün kadrosu darmadağın olmuştu. Bu şehit cenazeleri gelmeyecek, bu canlı bombalar patlamayacaktı. Türkiye Cumhuriyeti, Irak'ın geleceği ile ilgili alınan her kararda sözüne itibar edilen belirleyici bir ülke olacaktı. Türkmenler ise güvende olacak ve Kerkük'ün geleceğine karar verilirken Türkiye'nin tezlerine itibar edilecekti. Irak'ın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan hayal olacaktı. Mutabakata bakmak yeterli Aksini iddia ediyorsanız, yazdıklarıma inanmıyorsanız,Amerikalılarla üzerinde anlaşmaya varılan o mutabakat metnini elde edin ve satır -satır okuyun. Bugün neden şehit cenazeleri geliyor, neden canlı bombalar patlıyor, ordu Irak'ın kuzeyine neden müdahale etmiyor diyenler lütfen o günleri hatırlasın ve tezkereye red oyu vererek bu gelişmelere katkı verdiklerini kabul etsinler artık. "Türkiye Irak'ın kuzeyine müdahale etsin mi , etmesin mi?" sorusundan önce böyle bir müdahalenin fayda ve mahsurları net biçimde ortaya konmalıdır. Daha sonra fayda ve mahsurlar terazinin iki kefesinde tartılmalı ve hangi taraf ağır basıyorsa o yönde karar verilmelidir. Ancak bunlar yapılırken, ülkenin ulusal çıkarları önde tutularak, basit iç siyasi hesaplardan uzak kalınarak yapılmalıdır. Şov yapmayın, halkı kandırmayın. ABD ile anlaşmadan oraya girebilir misiniz? Bunun cevabını millete yalpa yapmadan verin.