İstanbul'da meydana gelen son iki terör olayının uzun süre kamuoyunun gündeminde tutulmasını doğru bulmuyorum. Bu olayların sürekli gündemde tutulması biraz da terörün işine geliyor, teröristlerin arzularına katkı veriyor. Türk kamuoyu, MİT, diğer istihbarat birimleri ve güvenlik güçleri bu olaylarla ilgili detaylı bir otokritik yapmalı, alınacak dersler alınmalı ve tedbirler ve yapılacak işler tespit edilip artık bu mesele kamuoyunun gündeminden çıkarılmalıdır. 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' sözünden hareketle hiç vakit kaybedilmeden terörün önlenmesi ile ilgili bazı eksiklerimiz ivedi giderilmelidir. İstanbul'da meydana gelen olaylarla ilgili "günah keçisi" aramak yerine bu tür olayların bir daha yaşanmaması için her alanda neler yapılması gerektiğinin tespiti ve bu tür tespitlerin uygulamaya sokulması çok daha önemlidir. Olayların meydana geldiği günden bu yana bazı eski istihbaratçılar, emekli büyükelçiler ve bazı siyasetçiler her gün televizyon kanallarını dolaşıp ahkam keserek istihbarat birimlerini suçluyor ve birçok komplo teorisi üretiyorlar. Onların geçmişte yaptıklarını iyi irdelerseniz inanıyorum ki, söylediklerinin hiçbirini dikkate almazsınız. Tabii ki, bir eylem olduğuna göre istihbarat açığı var demektir. Fakat bu normaldir. "Günah keçisi" aramaya gerek yok. İstihbarat birimlerimiz ülkemizin sigortasıdır. Bugüne kadar onlar 'yüzlerce-binlerce' başarıya imza attılar. Bu başarılarını kamuoyuna yansıtmadılar. Bizim ancak onların başarısızlıklarından haberimiz oluyor. Başarılarından haberimiz olsa emin olun hepimiz onlarla gurur duyardık. Bu kurumları yıpratmamalı, şevklerini kırmamalıyız. Merak etmeyin onlar atladıkları olayların hesabını ilgili yerlere veriyorlar. Bir masaya oturabilmeli... İstihbarat birimlerimiz ve emniyet güçlerimiz önce şehir terörü ile 1983'li yıllardan bu güne kadar da hem şehir hem de kırsal terörle mücadele etti, bu tehditlere göre yapılandı. Şimdi de global terör belası ülkemize bulaştı. Bununla da başa çıkmanın yollarını bulacağız. Ama terörle mücadele sadece birkaç kurumun çabası ile olmaz. Bu tehdit topyekûn bir mücadele ile engellenebilir. Meydana gelen her olaydan sonra ilgili tüm kurumlar bir faaliyet sonu incelemesi yapmalı, dersler çıkarmalı, aksaklıkları tespit edip tedbirler alarak bir sonraki olumsuzluğu engellemelidir. Herkes bu olaylarla ilgili olarak bir istihbarat zafiyetinden söz ediyor. Bu zafiyetin sebebi istihbarat birimlerimizin yetersizliği değildir. Ülkemizde istihbarat yapma görevi kanunla MİT'e verilmiş. Ayrıca istihbarat toplama görevini polis ve jandarma da yapıyor. MİT'in dışındaki istihbarat toplayıcılarının ellerindeki bilgileri MİT'e vermeleri gerekiyor. MİT bilgi almakta sıkıntı yaşıyor. İstihbarat konusunda çok başlılık var. İlk atılması gereken adım mevcut istihbarat birimlerinin görev, yetki, sorumluluk ve sınırlarını yeniden belirlemek ve karşılıklı sorumlulukları net bir biçimde düzenlemektir. Ancak çok başlılık yasal düzenlemelerin yapılması ile ortadan kaldırılabilir. Bilgi tek elden çıkmalı ama koordinasyon mutlaka sağlanmalıdır. Bugün maalesef istihbarat birimlerimizin üst yöneticileri bir masa etrafında toplanabilmiş değillerdir. Şu anda istihbarat birimlerimizin görev alanları birbirine karışmış durumda. Örneğin MİT'in görevi stratejik istihbarat yapmaktır. Taktik istihbarat kırsalda Jandarmanın, şehirlerde polisin işidir. MİT bir olayın olacağını söyler, bombacının yerini-adresini tespit etmek diğer istihbarat birimlerinin görevidir. Koordinasyon Kurulu toplansın! 2937 sayılı kanun hükümlerine göre bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşları elde ettikleri milli güvenliğe ilişkin haber ve istihbaratları anında MİT'e ulaştırmakla ve MİT tarafından istenecek haber ve istihbaratları elde etmekle görevlidirler. Yine aynı kanunun 5. maddesi uyarınca koordinasyonun sağlanması ve istihbarat çalışmalarının yönetilmesi amacıyla MİT Müsteşarının başkanlığında MGK Genel Sekreteri veya yardımcısının, Genelkurmay istihbarat başkanı veya yardımcısının, bakanlık müsteşarlarıyla kurum ve kuruluşların yetkili amirlerinin iştirak ettiği Milli istihbarat koordinasyon kurulunun 3 ayda bir toplanması gerekmektedir. Edindiğimiz bilgilere göre 19 yıldır bu kurul toplanamamıştır. Sonuç olarak yapılacak ilk iş bu konu ile ilgili aksaklıkları giderecek yasal düzenlemelerin ivedi yapılmasıdır. Bu konuyu irdelemeye devam edeceğiz.