AK Parti, parti içi demokrasinin işlemediği, milletvekillerinin Genel Başkan'la hiçbir araya gelemediği gibi eleştirilere inat dördüncü istişare toplantısını gerçekleştiriyor. Milletvekilleri kampa girdiği Kızılcahamam'da Türkiye'nin geleceği ve partiyle ilgili bir beyin fırtınası gerçekleştiriyor. AK Parti'nin Kızılcahamam'da Asya Termal Tesislerinde yaptığı toplantı bana kurulduğu dönemde Bilkent Oteli'nde yaptığı toplantıyı hatırlattı. Türkiye'nin o günden beri katettiği mesafe hepinizin malumu. İstikrar anahtar kelime AK Parti, hükümeti başka hiçbir iş yapmamış olsaydı bile ülkeye getirdiği istikrar ile tarihteki yerini almayı hak edebilirdi. Art arda gelen koalisyon dönemlerinin getirdiği siyasi gerginliklerin üstüne bir de ekonomik krizler gelince Türkiye'nin nasıl da mecalsiz kaldığını unutmayalım. Türkiye "kriz" yaralarını nihayet sarabildi. Türkiye geçen zaman içinde üç sene üst üste rekor seviyede büyüme hızı yakalayarak istikrarının bir istisna olmadığını kanıtladı ve yıllık 300 milyar dolar gayri safi milli hasılayla dünyada ekonomisi en büyük 20 ülke arasına girdi. 30 yıllık enflasyon canavarına nihayet haddi bildirildi. Bütün bunların sonucu olarak ülkemiz borçlarını ödeyebilen ve dünyadaki kredibilitesi yükselen bir ülke haline geldi. Türkiye ile iftihar edelim Ya 40 yıllık hedefimiz olan AB'ye tam üyelik için son birkaç yılda atılan adımların önceki dönemin tamamıyla kıyaslanmayacak kadar büyük olmasına ne demeli? Türkiye'nin gündemini 40-50 yıldır işgal eden nice problemler de tıpkı AB hedefinde olduğu gibi kararlı ve dik bir duruşla ele alınırsa çözülmez zannedilen nice problem tarihin bir parçası olur. Bütün bunları gerçekleştiren ülkemizle ne kadar iftihar etsek azdır. Türkiye "istikrar" içinde neler yapabileceğini, nasıl büyük bir potansiyeli olduğunu ve bu potansiyeli nasıl maharetle kullanabileceğini ortaya koyarak rüştünü ispatlamıştır. Türkiye'nin kimyasını bozan tek eksikliği olan istikrarın formüle dahil edilmesiyle beraber nasıl bir atılım ve şahlanma içine girdiğini görmezden gelmek yaşadığımız ülkeye yapabileceğimiz en büyük haksızlık olur. Türkiye'nin istikrarıyla oynayan çevreler doğrudan Türkiye'nin istikbaliyle oynadıklarını artık görsünler ve tavırlarını da ona göre alsınlar. Türkiye hak ettiği noktaya ancak ve ancak hak ettiği istikrara sahip çıkarak kavuşabilir. Neyse ki millet bu gerçeği krizlerle yüklü acı reçetelerle öğrendi. Eminim ki kolay kolay da unutmaz.