Geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığım iki yazımda Türkiye'nin Irak'a asker göndermesinin fayda ve mahzurlarını anlatmıştım. Değerlendirme bölümünde de 'bu fayda ve mahzurlar terazinin iki kefesine konacak ve hangi taraf ağır basıyor ise hem hükümet hem de meclis o istikamette karar verecek' demiştim. Nitekim öyle oldu, Hükümet tezkereyi meclise getirdi ve Sayın Erdoğan Başbakan olarak verdiği bu sınavdan zaferle çıktı. Bu sonuç aynı zamanda hükümete güvenoyu olarak algılandı. Başbakan her türlü riski göze alarak İlkelerinden vazgeçmedi ve tüm telkinlere rağmen grup kararı almadı. Sonuçta korkulan olmadı. Başbakanın 7 fireye bile üzüldüğü yansıdı kamuoyuna. Liderlik Allah vergisi bir iş. AK Parti grubu belli ki, liderine güveniyor ve inanıyor. Keşke birinci tezkerede bu liderlik anlayışı ortaya konabilse idi. Birinci tezkere çıksaydı bugün Irak'ta herşey farklı olacaktı... Barzani ve Talabani'nin isimleri bile konuşulmayacaktı. PKK-KADEK militanları çoktan pasifize edilmiş olacaklardı. Türkmenler geçici yönetimde daha adil oranda temsil edileceklerdi. Ama olmadı. O gün TBMM'nin kararına saygı duyanlar bugün aynı meclisin aldığı bu karara da saygı duymak zorundadırlar. Irak meselesi bugün ve yarın için Türkiye'de iç politika malzemesi yapılmayacak kadar önemli bir meseledir. Irak konusunu iç politika malzemesi yapmak doğru değil. TSK, hükümet, MGK gibi devletin önemli tüm kurumları Irak'a asker gönderilmesinden yana. Türkiye'nin çıkarlarının böyle bir kararı gerektirdiği inancındalar. Muhaliflerin hesabı yanlış! Gerçekten AK Parti Hükümeti büyük bir risk aldı. Hükümet AK Partinin siyasi geleceği ile ülke menfaatleri arasında bir tercih yapmak zorunda idi. Hükümet doğru olanı yaptı ve ülke menfaatlerini ön planda tuttu. Bu hükümete muhalif olanların hesabı, çok basit ve yanlış. 'Türk askeri orada terör batağına saplanırsa, Irak'tan şehitlerin tabutları gelmeye başlarsa' türünden hiç kimsenin arzu etmediği şeyler söyleniyor. Bunları söyleyenlere sormak lazım; Türkiye 1991'de Körfez Savaşına katılsaydı acaba 30 bin insanımızı kaybetmek zorunda kalır mıydık? Körfez savaşından belki bin şehit gelirdi katılmadık. Ama o yıldan bu güne kadar 15-20 bin cenaze kaldırdık. Bugün bile hâlâ Güneydoğu'dan tabutlar gelmeye devam ediyor. O tarihlerde aktif ve cesur bir politika izleyebilseydik 30 bin insan ve 120 milyar dolar maddi kaybımız olmazdı. Kararlı olmak ve tercihinizi doğru yapmak zorundasınız. Irak'ta barış ve istikrarın sağlanmasına katkı vermek için bölgeye giden güçlerimiz 'Allah korusun ' kayıplar verebilirler. Ama bugün o kayıpları göze alamaz iseniz yarın daha büyük kayıpları vermeye hazır olmalısınız. Krediye bağlamak insafsızlık Türkiye'nin Irak'a asker gönderme kararını 8.5 milyar dolarlık krediye indirgemek insafsızlık olur. Türk askeri oraya ne kredi, ne işgal ne de işgale yardım için gidiyor. Türk askeri oraya Türkiye'nin bölgedeki menfaatlerini korumak için gidiyor. Mehmetçik bir an önce güvenliğin ve istikrarın sağlanması, normalleşme sürecinin hızlanması, toprak bütünlüğünün korunması ve işgalin daha kısa sürede sona ermesine katkı vermek için gidecek bölgeye. Bu süreç içinde yer almak Türkiye'nin lehinedir. Irak'ın yeniden yapılandırılması, inşası ve geleceğinin düzenlenmesi için bir masa kuruluyor ve bu masada kararlar alınıyor. Biz de bu masada yer almak zorundayız. Zaten meclisten tezkereye verilen onay,"Türk askeri hemen Irak'a gitsin" kararını kapsamıyor. Hükümet, sadece Meclis'ten izin aldı ve elini güçlendirdi. Oturulup ABD ile müzakereler yapılacak. yapılacak bu müzakereler sonucunda önemli kazanımlar elde edilir ve Türkiye''in çıkarlarının korunabildiği sonuçlara varılırsa hükümet bölgeye asker gönderecektir. Eğer ABD ile özellikle terörün tasfiyesi, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması konularında anlaşma sağlanamaz ise hükümet bölgeye asker göndermeyecektir. Askerin hangi tarihte gönderileceği, asker sayısı, görev bölgesi ve ikmal yolları henüz belli değil. Görüşmeler devam ediyor. Ben, ABD yönetiminden PKK-KADEK yönetici kadrosunun teslimi gibi bir jest bekliyorum. Asker sayısının 2 tugayı aşması zor. Bosna'da Afganistan'da, Somali'de barış gücü görevlerini başarı ile yerine getiren TSK'nın Irak'ta da başarılı olacağına tüm kalbimle inanıyorum.