AK Parti'ye açılan kapatma davasından sonra Türkiye, hem içeride hem dışarıda belirsizliğe yelken açmaya başladı. Ekonomik alanda beklentiler iç açıcı değil. Bu dava eğer bir siyasi istikrarsızlığa yol açarsa, bundan en çok ekonomimiz etkilenecek. Bugün kimse önünü göremiyor. Yarın ile ilgili sağlıklı öngörülerde bulunmak neredeyse imkânsız. Türkiye'nin son 6 yılda her alanda yakaladığı başarı hikâyesinin sihirli formülü siyasi istikrar ve güven duygusuydu. Bu dava ile birlikte siyasi istikrarın altüst olacağını görmek için 6-7 ay beklemeye gerek yok. Daha iki gün önce uluslararası derecelendirme kuruluşu Türkiye'nin ekonomik görünümünü 'durağan'dan 'negatif'e çevirdi. Dolar yükseldi, borsa düştü. Enflasyon tekrar çift haneli rakamlara yönelmeye başladı. Diğer taraftan kapatma davası nedeniyle Türkiye-AB ilişkileri gerildi. Avrupa'da bu davaya ilişkin tepki büyüyor. Avrupalılara 8 ay önce yüzde 47 halk desteği ile iktidara gelmiş bir siyasi partinin yargı yoluyla kapanma ile karşı karşıya gelmesini anlatabilmek imkânsız. AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn "AK Parti'yi değil demokrasiyi, kendi değerlerimizi savunuyoruz. Biz AB olarak Anayasa Mahkemesi alanında en yetkili olan Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'na güveniriz. Venedik Komisyonu'nun tüzüğüne göre bir partinin kapatılması için şiddet içeren davranışlarının olması, demokratik anayasal emirlere karşı şiddet içeren harekette bulunması gerekir. Türkiye'de Başsavcının AK Parti'ye açtığı kapatma davasında bu tüzüğe uyulmamıştır. Müzakere çerçeve belgesi gereğince hazırlanmakta olan yeni Türk Anayasasını incelemek görevimiz" diyor. Ayrıca Avrupa Parlamentosu'ndaki en güçlü iki grubun temsilcileri, "AK Parti hakkında açılan kapatma davası hukuki değil, siyasidir. AK parti yasaklanırsa hükümetsiz, parlamentosunun yarısı boş bir ülke ile karşı karşıya kalacağız. Bu müzakerelerin fiilen durması anlamına gelir" tarzında açıklamalarda bulundular. Siyasi olarak hem içeride hem dışarıda sıkışıyoruz. Ekonomi bu belirsizlikten çok olumsuz etkilenecek. AK Parti'ye düşen; bir taraftan demokratik reformlara hızla devam etmek, diğer taraftan ekonominin bu olumsuzluklardan etkilenmemesi için gerekli her türlü tedbiri almaktır. AK Parti gündemine; daha fazla demokrasi, daha fazla AB mesaisi, daha demokratik bir anayasa konularını almalı. İktidar partisi çocuğun gerçek annesi gibi hareket etmek zorundadır.