Kara propaganda başladı

A -
A +
'Siz böyle silahlarınızla, teçhizatınızla resmi geçit yapar gibi giderseniz, bu aleni tahriktir. Nasıl geldilerse öyle gidebilirler ama silahsız gitmeleri hükümetin tercihidir.'
 Bu sözler AK Parti Genel başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Bey'e ait. PKK'lıların ülkemizi terk etmeleri için yasal düzenleme talep edenlere Hüseyin Beyin cevabı bu.
"Yasal zemin dendiği zaman bunlar Anayasaya aykırı olamaz. Biz şimdi anayasaya aykırı bir yasal zemini nasıl oluşturabiliriz." Sözler de Başbakana ait. "
ABD ve AB'nin, terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'ya 'gerilla' meşruiyeti kazandırma çabalarıdır, yasal düzenleme talebi. Anayasa değişmeden bu konuda yasal bir düzenleme yapılamaz. Silahlar bırakılırsa orada operasyon olmaz. Ama senin sırtında kanas, doçka onunla sınırdan geçiyorsun. Bunu gören güvenlik gücü müdahale etmez ise suç işler, yardım yataklığa girer bu. Buna sessiz kalması mümkün değil. Mevcut anayasa ve yasalar buna müsaade etmez." 
Bu sözler de Sayın Başbakana ait. Gerçekten de mevcut anayasa değişmeden bu alanda yasal bir düzenleme yapmak hem mümkün görünmüyor hem de anayasa değiştirme girişimi PKK'ya meşruiyet kazandırma çabası olarak algılanıyor. Çözüm sürecinin başarıya ulaşması halinde ülkemizin her alanda sıçrama yapacağının tartışılması yersiz bir realite. Bu sürecin başarılı olması için Kürtlerin kandırılma, Türklerin de bölünme fobisini giderecek argümanları bulmak gerekiyor. Sonuç almak için Kürtleri tatmin etmek, Türkleri de ikna etmek gerekiyor. Ancak özellikle eski Türkiye'yi isteyen çevreler, derin yapılar Türklerin iknasını zorlaştırıyor. Bu işten siyasi rant elde etmek isteyen muhalefet partileri ve derin yapıların kontrolündeki 'fısıltı gazeteleri' öyle bir kara propaganda yapıyor ki aklınız durur. "Öcalan serbest  bırakılacak, Başbakan Öcalan'la görüşüyor, PKK elebaşlarına af çıkarılacak, PKK-İsrail-ABD ve Hükümet anlaştı,   bağımsız  Kürt devleti kurulacak, Hükümet Öcalan'la pazarlık yapıyor, PKK'nın silah bırakması karşılığında PKK'ya büyük tavizler veriliyor" tarzında yapılan yanlış-mesnetsiz birçok iddia piyasaya sürülmüş durumda. Saf bazı vatandaşlarımız da bu asılsız iddialar için 'acaba' diye kaygı duyuyorlar. Muhalefet Partileri üç-beş oy için bu kaygıyı körüklüyorlar.10 yıldır bu ülkeyi yöneten hükümetlerin başındaki Başbakan bu güne kadar bu millete yalan söylemedi. Başbakan," Ne pazarlık söz konusu ne de kimseye milletin istemediği bir tavizi veririz " diye haykırıyor. Başbakana inanın ve güvenin. Öcalan'ın kendisi bile "Devlet bana bu hafta, bu ay serbest kaldın dese bile buradan çıkamam" demiş. Başbakan bizzat," 30 bin insanın ailesi adına ben kimseyi affetme hakkını kendimde bulmam " dedi. Fısıltı gazetesine itibar edeceğinize bu açıklamalara itibar edin. Öcalan, bu devletin kontrolünde. Devletin istihbarat birimleri-askerleri görüşüyor Öcalan'la. Kanı durdurmak için kendi kontrolündeki bir hükümlü ile devlet organlarının görüşmesinden daha doğal ne olabilir? Bırakın başbakanı hiçbir bakan veya vekil görüşmüyor Öcalan'la. O iddia da kuyruklu yalan. İddia edildiği gibi PKK ile İsrail ittifak yapsa idi PKK asla sınır dışına çekilmez eylemlerine devam ederdi. Kürtler tercihini Türklerle birlikte yaşamaktan yana yaptıkları için İsrail Türkiye'ye yanaştı.
Bu saçma sapan iddialara inanmayın, itibar etmeyin. Önüne 2015'e kadar üç kez sandık gelecek olan bir iktidar partisi milletin istemediği bir işi yapmaz. Hele hele Erdoğan gibi gücünü milletten alan, millete dayanan ve yüreğinde Allah korkusu taşıyan bir lider, Rabbimin adaletine aykırı milletin değerlerine ters bir iş yapmaz. Rahat olun ve başarısı için dua edin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.