Evet, dün de dile getirdiğim gibi çok yorulduk. Dinlenmeliyiz, rahatlamalıyız. Ama aynı zamanda bir daha gereksiz yere bu kadar gerilmemek için geçen sıkıntılı 1.5 yılın muhasebesini yapmalıyız. Nerde hata yaptık? Neden bu kadar gerildik? Ne oldu da darbelerin eşiğinden döndük? Bu akıl tutulmasının sebepleri neydi? Bu kutuplaşmayı, bu kamplaşmayı hangi sebepler ortaya çıkardı? Oysa hepimiz bu coğrafyada kol kola yaşamak zorundayız. Birbirimizin fikirlerine, siyasi görüşlerine ve hayat tarzlarına saygı duymak ve birbirimizi kabullenmek durumundayız. Küresel dünyada artık kimsenin kimseye siyasi görüş ve hayat tarzı dayatması mümkün değil. Eğer dinlenmek, kafanızı boşaltmak ve pozitif enerji toplamak istiyorsanız size önerim Karadeniz turuna çıkmanızdır. Ben öyle yaptım. Trabzon Havalimanından Karadeniz'in her köşesine ulaşım imkânı var. Havalimanından yarım saatlik bir yolculuk sonunda Sürmene ilçesindeki Zahra Dağına çıktık. Nefis bir manzara. Yeşilin her tonu ve Karadeniz ayaklarımızın altında. Türkiye'de ortalama sıcaklık 35 derece iken burada ceketsiz gezemiyorsunuz. Adeta klimalar var, dört yanınızda. Oksijene doyuyorsunuz. Buradan Uzungöl'e geçtik. Kendimi İsviçre'nin Davos kentine gelmiş gibi hissettim. Buz gibi çağlayan dereler, kırmızı benekli alabalıklar, Karadeniz mutfağının tüm lezzetleri var, burada. Buradan da Kaçkar Dağlarına tırmandık. Dağların zirvesinde hâlâ kar olan yerler var. Yaylaları dolaştık. Nefis bir manzara, harika bir tabiat, ağustosun ortasında buz gibi bir hava. Sizi rahat ettirmek için samimi çaba sarf eden misafirperver Karadeniz insanı. Ne işiniz var sahillerde. Kumda istakoz gibi yanıp coz diye deniz suyuna atlamak sıkıcı geliyor ve yetmiyor bana. Bugün Rize'deki Ayder Yaylasına geçeceğiz. Orada yeni güzellikler göreceğiz. Karadeniz hâlâ bakir, keşfedin Karadeniz'i. Küresel ısınma böyle devam ederse zaten keşfetmek zorunda kalacaksınız.