CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yakıştırılan tanımlama bana ait değil. Dünkü Taraf gazetesinin manşetiydi bu tanımlama. Bildiğiniz gibi Kemal Bey, tüm kamuoyunu meraklandıran bir iddiada bulundu. Önce iddiasına her zamanki gibi bir gizem kattı. Olayı soruşturan cumhuriyet savcısının sürprizini bildiğini, elinde önemli bilgi ve belgeler olduğunu, savcılık açıklamadığı takdirde kendisinin bunları açıklayacağını söyledi. Herkesi meraklandırdı. Çoğu insan 'YGS'de Kemal Bey önemli usulsüzlükler, kayırmalar yakaladı. Elinde buna ilişkin önemli kanıtlar var, herhalde bunları açıklayacak ve yer yerinden oynayacak' diye düşündü. Candaş medya Kemal Bey'in iddiasını manşetlere taşıdı. Bir gün sonra Kemal Bey, kabine üyesi bir Bakanın yeğeni için ÖSYM'den torpil istediğini ve bu isteğin yerine getirildiğini ima etti. Bu çok ağır bir ithamdı ve eğer doğruysa siyasi sonuçları olabilecek bir olaydı. Başbakan Erdoğan kendinden son derece emin olarak "Yüreğin yetiyorsa açıkla. Benim herhangi bir bakanım böyle bir şeye tevessül ettiyse bir saniye tutmam-gereğini yaparım" dedi. Ben şahsen Kemal Bey'in iddiasını başından itibaren hiç ciddiye almadım. Çünkü Kemal Bey'in iftira atma konusunda çok kötü bir sicili var. Ayrıca kusuru bakmasın ama Kemal Bey, insanların gözünün içine baka baka çok kolay yalan söyleyebiliyor. Sayın Melih Gökçek'e yönelttiği suçlamalardan başlayarak bugüne kadar ortaya attığı hiçbir iddiayı ispatlayamadı. Yönelttiği hiçbir suçlamayı kanıtlayamadı. Hiçbir iddiasını mahkemelere taşımadı. İnsanları yolsuzluk yapmak; çalmak-çırpmak, hırsızlık gibi çok ağır ithamlarla suçladı. Ama bu suçlamaların hepsi boş çıktı. Elinde içi boş olduğu sonradan anlaşılan dosyaları kürsüde, meydanlarda sallayarak insanların haysiyet ve şerefi ile oynadı. 'Çamur at-izi kalsın' yöntemi ile toplumda bir algı oluşturmaya çalıştı. Son iddiası ve suçlaması bu yöntemin en belirgin kanıtı. Önüne bir bilgi geliyor, koskoca ana muhalefet partisi lideri bilginin doğruluğunu araştırmadan-incelemeden eline tutuşturulan yalan-yanlış ve kurgu dokümanlarla kamuoyunun karşısına çıkıyor ve insanları suçluyor. Bu suçlamaları yaparken o kadar iyi rol yapıyor ki sanırsınız ki dosyasında iddiası ile ilgili her türlü belge ve kanıt var. Üzerinden 24 saat geçmeden Kemal Bey'in iddiasının fos olduğu, eksik ve yanlış bilgiye dayandığı ispatlanıyor. Ama Kemal Bey mahcup olmuyor, hiçbir şey olmamış gibi hareket edebiliyor. Beyni birazcık çalışan; azıcık muhakeme yeteneği olan bir insan bir bakanın e-posta yolu ile torpil isteyecek kadar salak olmayacağını bilir. Kemal Bey siz ya safsınız, ya da siyaset için her yolu mubah görüyorsunuz. Candaş medya, Kemal Bey'in her iddiasına balıklama atlarsa işte bugünkü duruma düşer. Sayın Kılıçdaroğlu, söz konusu e-mail savcının dosyasında bile yokken size ulaşabildiğine göre bu komployu kuranları da herhalde tanıyorsunuzdur. Dürüstlükten ve temiz siyasetten bahsetmeniz için bunları açıklamanız gerekir.