KCK ve belediye başkanları

A -
A +

KCK, PKK terör örgütünün şehirlerdeki kontrolü elinde tutmak ve legal siyasetin PKK çizgisinde ve insiyatifinde yürütülmesini sağlamak maksadıyla kurulmuş bir yapı. Hem yurt içinde hem de yurt dışında (Belçika-Almanya) örgütlenmiş bir yapı KCK. Bu yapı legal siyasi alanda var olan belediye başkanlarını ve milletvekillerini yönlendiriyor. Bir belediye başkanı bir yere gittiğinde yanında mutlaka KCK'nın bir temsilcisi bulunuyor. Halk arasında "komiser" diye adlandırılan KCK temsilcileri âdeta seçimle işbaşına gelmiş olan belediye başkanlarını yönetiyor. Başkanlar, onların görüşlerinin dışına çıkamıyorlar. Zaten seçimden önce belediye başkan adaylarıyla milletvekili adaylarının KCK tarafından belirlendiği söyleniyor. KCK üyeleri sözde başkanlık adına hareket edip direktif veriyorlar. Milletvekillerinin, belediye başkanlarının "Bizim özgür irademiz yok" demelerinin sebebi, bu yapının varlığı. Bunlar dağ kadrolarından ve KCK'dan gelen talimatlara göre hareket ediyorlar. Bu yapılar da sonuçta İmralı'ya bağlı. İmralı, kendisi affedilip serbest bırakılmadığı sürece 'Demokratik Açılım'ın başarısız olması için elinden geleni yapacak, yapıyor, yapmaya devam edecek. Hem dağ kadrolarını hem de KCK yapılanmasını kullanarak devletin her olumlu adımını provoke etmeye çalışacaktır. PKK, demokratik açılımı engellemeye çalışıyor. Örgüt çatışma ortamından nemalanıyor. Barış ortamı belirmeye başlar başlamaz halkı-çocukları, havadan sudan bahanelerle sokağa dökmeye devam edecekler. Bölücübaşı açılımda kendisinin muhatap alınmasını istiyor. Açılım sürecinde kendisinin devre dışı bırakıldığını görünce yandaşlarını seferber ediyor. Sokak hareketlerinin arkasında Öcalan var. KCK'nın, şehirlerde organize ettiği eylemlerle bir taraftan eylemci güçlerin ayakta oldukları mesajı veriliyor hem de bu güçler tetikte ve uyanık tutulmaya çalışılıyor. Demokratikleşmenin örgütte parçalanma eylimi göstermesinin önü kesiliyor. Gerginlik ortamı bu nedenle canlı tutuluyor. Habur'daki gösterilerden başlayarak bugüne kadar PKK-KCK ve eski DTP'lilerin planlayıp uyguladığı eylemler hata değil, İmralı'nın kontrolünde bilinçli yapılan eylemlerdir. Habur'daki görüntüler bir sevinç gösterisinden ziyade, biz kazandık, biz yendik psikolojisi ile yapıldı. İmralı, eski DTP'lilerin Meclise dönmeleri dahil son aylardaki tüm gerginlik ve olayları gücünü kanıtlamak için yaptırdı. Geldiğimiz noktada, tüm bu olup bitenler gayet açık iken KCK operasyonlarını, seçilmişlere yönelik kasıtlı operasyonlar olarak görmek ne kadar doğru? KCK denilen yapı, sempatizanlarını sokağa dökecek, şehirlerimizi savaş alanına çevirecek, otobüslerde çocukları yakacak, gerginliği tırmandırarak Türk-Kürt çatışmasının zeminini hazırlayacak, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri bu yapının her türlü girişimine alet olacak, katkı verecek. Ama hukuk yakalarına yapışınca, "Demokrasi nerede" diye feryat edecekler. Demokrasilerde, seçilmişler tüm dünyanın terör örgütü olarak ilan ettiği bir örgütle legal veya illegal bir ilişki kuramazlar, bu suçtur. Bu suçu bilerek ve isteyerek işleyenler bırakın belediye başkanı olmayı başbakan da olsalar hukuk yakalarına yapışır, millet adına hesap sorar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.