Ekonomide daralmanın olduğu dönemlerde, insan ister istemez gazetelerin ekonomi sayfalarını daha bir özenle okuyor. Son bir aydır bizim gazetelerin ekonomi sayfaları, reel sektör temsilcilerinin feryatları ve güvensizliği, moralsizliği tavana çıkaran açıklamaları ile dolu. Mesela TÜSİAD "Yandık-bittik-acele IMF ile anlaşın" diyor. İSO Başkanı aynı istikamette mesajlar veriyor. Reel sektör temsilcilerinin her gün zaten sıkıntılı olan ekonomik tabloyu daha da sıkıntılı ve kötü gösteren açıklamalarda bulunmalarını anlamakta zorlanıyorum. Kendileri de gayet iyi bilir ki, ekonominin en az yüzde 50'si moral ve güvendir. Piyasaların güvenini sarsan, tüketicinin moralini bozan ve taleplerini ertelettiren açıklamalarınızla ayağınıza ateş etmiş olmuyor musunuz? Gerçeği saklayın demiyorum, ama abartmayın. Kriz fırsatçılığı yapmayın. Eğer bu açıklamalardan amacınız hükümeti, tedbirler almaya zorlamaksa yönteminiz yanlış. Başvurduğunuz yöntem size de zarar veren bir yöntem. Ayrıca hükümetle ekonomi yönetimiyle her gün bir araya geliyorsunuz. Bu yetmiyor Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla bir araya geliyorsunuz. O toplantı ve görüşmelerde ne söyleyecekseniz söyleyin, önerilerinizi sıralayın. Önerilerinizin hayata geçirilmesi için görüşmelerinizi ve ısrarınızı devam ettirin. Ama diyalog ve iletişim kanalları sonuna kadar açık iken her Allah'ın günü basına demeçler vererek kapkara bir tablo çizmenin kime ne yararı var? Lütfen susun artık. Ekonomi yönetimine yardımcı olun, tedbirler alın, aldırın. Suzan Sabancı Dinçer; "Reel sektör ve iş dünyası direksiyonu Orta Doğu ülkelerine doğru döndürmeli" demiş. Doğru söylemiş. Aman Suzan Hanım umarım, CHP'liler ve ulusalcılar bu açıklamanızı görmez. Görürlerse sizi duman ederler. "Türkiye İranlaşıyor", "Türkiye Malezya oluyor", "Türkiye Kuveyt Emirine, Suudi Prensine peşkeş çekiliyor" demeçleri ile karşınıza çıkarlar ve sizi perişan ederler. Hatta sizi, "Türkiye'ye şeriat getirmeye çalışıyor. Türkiye'yi İslam sermayesinin kontrolüne sokmaya uğraşıyor" diye suçlarlar. Hayatı boyunca yanında üç kişiyi istihdam etmemiş, bir kuruşluk katmadeğer oluşturmamış, devlet hazinesinden geçinmeye alışık tuzu kuru zihniyet bu ülkeye Körfez sermayesinin girişini engellemiştir. Hatırlayın iki yıl öncesini. Körfezdeki zenginler Türkiye'ye yatırım yapmak için akın etmişlerdi. Başta mahkemelerimiz ve medyamız olmak üzere adamları geldiklerine pişman etmedik mi? Şimdi neden, kime güvenerek gelsinler? Hazır, ayaklarına kadar gelen İngiltere dururken Fransa dururken bize niye gelsinler? Kendi ayağına ateş etmek konusunda usta bir milletiz biz.