Kılıçdaroğlu'nda eleştiri çok, öneri yok

A -
A +

Geçtiğimiz pazartesi akşamıydı sanıyorum, Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci arkadaşlarımızdan Fikret Bila ile Murat Yetkin'in konuğuydu. Gazeteci arkadaşlar çok net bir biçimde kendisine, 'hükümetin PKK veya İmralı ile pazarlık yaptığına' ilişkin iddiasını hangi kanıtlara dayandırdığını sordular. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu ve MHP lideri günlerdir bu ağır suçlamayı meydanlarda hükümete yöneltiyorlar. Öyle ya; bu kadar gündemde tuttuklarına göre ellerinde bu pazarlığın yapıldığına ilişkin somut veriler vardır diye düşünüyor insan. Ama bakın ana muhalefet partisinin lideri gazeteci arkadaşların bu sorusuna nasıl cevap veriyor: "Cumhurbaşkanının 'Terörle mücadele için devlet her türlü yöntemi dener' açıklaması, Kandil'den terör örgütü lideri Karayılan'ın 'Devlet bizimle görüşüyor' açıklaması kanıtlarımız. Ayrıca bazı devlet yetkilerinden İmralı ile görüşüldüğüne ilişkin bana bilgiler geliyor. Ben başbakan veya herhangi bir bakanı görüştü demiyorum. Başbakanın bilgisi olmadan kim İmralı ile görüşebilir?.." İlahi Kemal Bey, eğer ortaya attığınız her iddiayı bu tür mantık yürütmelerle ortaya atıyorsanız yazık, size yakışmaz. Eğer "Hükümet İmralı veya PKK ile pazarlık yaptı" iddiasını ortaya atıyorsanız bu pazarlığı kimin, nerede, ne zaman yaptığını kanıtlarıyla ortaya koymak durumundasınız. Aksi halde Kandil'deki örgüt liderinin borazanlığını yapar duruma düşersiniz. Onun amacına farkında olmadan hizmet edersiniz. Gerçekten bir pazarlık yapılsa idi bunu terör örgütü açıklar mıydı sanıyorsunuz? Devlet yetkililerinin İmralı'da Teröristbaşı Öcalan'la görüştüğüne ilişkin size bilgiler geldiğini söylüyorsunuz. Günaydın Kemal Bey!.. Devlet görevlileri; askerler, istihbarat birimleri yakalandığı günden bu yana MGK'nın da bilgisi dahilinde Öcalan'la görüşüyor. Devletin kendi kontrolündeki bir mahkûmla görüşmesinden daha doğal ne olabilir? Siyaset için her fırsatı malzeme olarak görmek, terörle mücadele gibi bir konuyu iç siyaset malzemesi yapmak doğru değil. Yine arkadaşlarımızın sorusu üzerine 'Başörtüsü sorununu biz çözeceğiz' diyor. Onlar da haklı olarak 'Nasıl çözeceksiniz?' diye soruyorlar. Kemal Bey'in cevabı ilginç; "Nasılını şimdi sormayın, ekim ayından sonra sorun" diyor. İlginç değil mi? Nasıl çözeceğine henüz karar veremediğin, üzerinde kafa yormadığın bir sorunu bugünden 'biz çözeriz' demek doğru mu? Dersine çalış, partini ve tabanını ikna et, nasıl çözeceğini belirle, ondan sonra çık meydanlara 'Biz başörtüsü sorununu şu şekilde çözeceğiz' de. Öbür türlü inandırıcı olamıyorsunuz, iddianızın arkası boş kalıyor. Aslında benim Sayın Kılıçdaroğlu'na samimi bir tavsiyem var. Aralık ayına kadar ekibinizle oturup dersinize çalışın. Türkiye'nin sorunlarını ve çözüm önerilerinizi belirleyin, içinize sindirin, ondan sonra meydanlara ve televizyonlara çıkın ve mesajlarınızı verin. Şu anda fazla söyleyebilecek bir şeyiniz yok. Umutları tüketiyorsunuz. Heyecan kayboluyor. Yazık!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.