Kim sivil diktatör?

A -
A +

Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu'nu hemen değiştirmek lazım. Bu iki alandaki mevcut yapı artık yakışmıyor ülkemize. CHP'nin haline bakın; bir siyasi parti midir, yoksa genel başkan ile politbürosunun şirketi mi-çiftliği mi? CHP Kurultayına bir hafta kalmış, genel başkan istifa etmiş, kurultayda aday olmayacağını açıklamış ama hiç kimse cesaret edip "Ben kurultayda CHP Genel Başkanlığına adayım" deyip ortaya çıkamıyor. Demokrasinin olduğu söylenen bir ülkede böyle bir tablo olabilir mi? Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Gürsel Tekin'e, Yılmaz Ateş'ten Süheyl Batum'a, Süha Okay'dan, Faik Öztrak'a kadar CHP Genel Başkanlığı için can atan birçok isim var. Ama gelin görün ki, Baykal ve ekibinin korkusundan hiçbiri "Adayım" diyemiyor, niyetini dillendiremiyor. Her biri çok iyi biliyor ki, böyle bir niyet açıklaması yapsalar başlarına gelmeyen kalmayacak. Önce Sayın Baykal haşlayacak, sonra da genel merkezdeki yaşlı amcalar kendilerini hizaya çekecek. Ortaya çıktıklarına bin pişman edilecekler. Ayrıca diyelim ki birileri çok cesur çıktı, bu yapıdan korkmadı ve adaylığını açıkladı. Baykal'a rağmen delegelerden oy alması mümkün değil. Çünkü oy verecek delegeler zamanında ince elenip sık dokunarak Baykal ve ekibi tarafından seçilmiş. Sayın Baykal'a bağlılıkları defalarca test edilmiş insanlar. Baykal'ın veya Baykal'ın onaylayacağı bir adayın dışında başka bir kimseye oy verme ihtimalleri zayıf. İşte böyle bir yapının adına parti örgütü diyorlar. Aslında bu yapı genel başkan örgütüdür. Genel başkan ne derse onu yapan bir yapıdır. İşte asıl sivil dikta budur. Genel başkan sivil diktatör gibi. Genel başkanlıktan şeklen istifa ettiği halde 86 yıllık bir siyasi partide onsuz hiçbir şey yapılamıyor, hiçbir karar alınamıyor. Eğer bir karara ihtiyaç varsa Sayın Önder Sav Angora Sitesi'ne gidiyor notlarını alıyor dönüp onu parti organlarının kararı haline dönüştürüyor. Hatta hangi genel başkan yardımcısının basına hangi açıklamaları yapacağı, parti sözcüsünün neler konuşacağına bile Sayın Baykal karar veriyor. Birkaç gün önce olduğu gibi parti sözcüsü eline verilen metnin dışına çıkarsa Sayın Baykal televizyonlara bağlanıp yanlışı düzeltiyor. Yani her şey genel başkanın kafasında ve iki dudağı arasında, hem de istifa etmiş bir genel başkanın. Bunun adı sivil dikta değil de nedir? Başbakan Erdoğan'a "Sivil diktatör" diyenler biraz da bugün yaşadıklarımıza ve diğer siyasi partilerin genel başkanlarına baksınlar. Peki diğer siyasi partilerde durum farklı mı? Çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Üç aşağı beş yukarı vaziyet aynı. Bu durumu değiştirmenin yolu Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanununu değiştirmekten geçiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.