Kızlar okula gidecek mi?

A -
A +

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik 2004-2005 Eğitim Öğretim dönemine Şanlıurfa'dan start verdiler. Şanlıurfa'da sadece yeni eğitim-öğretim dönemine start verilmekle kalınmadı ve "Haydi Kızlar Okula" kampanyasının ikinci dönem açılışı da birlikte gerçekleştirildi. Eğitim ve sağlık Türkiye'nin çözmesi gereken hem de bir an önce çözmesi gereken iki önemli problemi. Zaten Başbakan Erdoğan da önümüzdeki dönemde bu iki unsura özellikle dikkat çekiyor ve "Türkiye, eğitim, sağlık ve alt yapı yatırımlarına öncelik tanıyacaktır" diyor. 2004 yılı bütçesine baktığımız zaman da en fazla payın Milli Eğitime ayrıldığını görünce hükümetin "eğitim ve öğretim" konusunda ne kadar kararlı olduğunu anlıyoruz. Yeni öğretim yılının Şanlıurfa'dan başlatılmasının bize göre çok daha büyük bir anlamı vardı. GAP Projesiyle birlikte kızlarını okula gönderen aile sayısındaki büyük düşüş, kızların okul yerine tarlaya pamuk toplamaya gönderilmesi bölgenin bir gerçeğiydi. Birilerinin bu gerçeği değiştirmesi gerekiyordu. İşte "Haydi Kızlar Okula" kampanyası okula gitmek isteyen kızlarımız için güzel bir fırsattı. Bu bir fırsattı ama kızlarını okula göndermek yerine tarlaya göndermeyi tercih eden ailelerin de ikna edilmesi gerekiyordu. İşte hem Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Hanım hem de Milli Eğitim Bakanı Harran'da okula gönderilmesi için ailelerden kız istediler. Çünkü Türkiye'nin bir başka gerçeği daha var "Türkiye genelinde 600 bin kız çocuğu okula gitmiyor veya aileleri tarafından okula gönderilmiyor." Tabii ki "Haydi kızlar okula" diyerek ya da böyle kampanyalar başlatarak bir günde bu 600 bin çocuğu hemen okula gönderemezsiniz ama bir yerlerden de başlamak gerekiyor. Belki seneye bu rakamın 500 bine belki 3 sene sonra 400 bine belki daha sonraki yıllarda da 100 binin altına düştüğünü görebileceğiz. Çünkü bir şeyi başarmak için inanmış olmak lazım. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik gerçekten bu işi başarmaya kendisini inandırmış. Sayın Bakan da bugünden yarına bu işin çözüleceğine inanmıyor ve güzel bir hikaye anlatıyor: "İbrahim Peygamber devrin zalim hükümdarı Nemrut tarafından ateşe atılmış. Odunlar tutuşmuş büyük alevler etrafı sarmış.Tam bu sırada bir kırlangıç, gidiyor minik gagasıyla İbrahim Peygamberin ateşini söndürebilmek için su taşıyor. Gagasında taşıdığı bir damla suyla ateşi söndürebilmek için çırpınıyor. Demişler ki kırlangıca git kardeşim burdan ayak bağı olma bize, senin taşıdığın bir damla suyla bu devasa ateş söner mi? Ve kırlangıç onlara şu cevabı vermiş; bunu biliyorum ama hiç olmazsa ben hangi tarafta olduğumu gösteriyorum." Evet Sayın Hüseyin Çelik bu hikayeyi anlattıktan sonra da şöyle söylüyor: "Biz de bağnazlıktan, cehaletten yana değil, ışıl ışıl, aydınlık ve çağdaş bir Türkiye'den yanayız" Öyle görünüyor ki Türkiye yıllar sonra eğitim ve öğretimin önemini kavrayabilmiş. Sayın Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de bu konuda çok kararlı. UNICEF de bu projeyi destekliyor. Ama bizim de toplum olarak mutlaka ama mutlaka bu kampanyaya omuz vermemiz lazım. Toplum olarak yaptığımız gibi sinema izler gibi seyredersek yine bir yere varamayız! Her Türk vatandaşı da şapkasını önüne koyup "ben ne yapabilirim" diye düşünmelidir. Mutlaka herkesin yapabileceği bir şeyler vardır! Eğitimde gerçekten çok güzel şeyler oluyor, devrim niteliğinde gelişmeler yaşanıyor. Yeni eğitim-öğretim dönemiyle birlikte pilot bölge seçilen Ankara, Bolu, Hatay, İzmir, Kocaeli ve Van'da "ezbercilik" yerine, "neden-sonuç" ve "uygulama-sorgulama" ilkelerine dayalı yeni müfredat uygulanacak. Milli Eğitim Bakanının bundan sonraki hedefi ise çok önem verdiği okullara performans kriterleri getirmek ve toplam kalite yönetimine geçmek. Tabii ki eğitimde yıllardır biriken sorunları, problemleri hemen bugün veya yarın çözemeyiz. Ama bir yerden mutlaka başlanması gerekiyordu. İşte Sayın Hüseyin Çelik, uygulamalarıyla, projeleriyle hangi tarafta olduğunu belli etmiş oldu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.