Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik dün gazetelerin Ankara Temsilcilerini Sincan'a davet etti. Amacı ise bizlere uzun süredir üzerinde çalıştığı, "Gelenekten Geleceğe Okul Projeleri" ve "Yeni Müfredat Program Uygulamaları"nı anlatmak ve yerinde göstermekti. Hani yıllardır hep duyarız; eğitimdeki kronikleşen problemler.. Yok eğitimdeki kökleşmiş problemler...Vah Türk Eğitiminin haline... Çocuklarımızın hali ne olacak. Falan filan diye. Dün Ankara'nın Çankaya'sında değil, Ankara'ya 20 kilometre uzaklıktaki Sincan'daki okulları gezerken okula yeniden kaydolmak geldi içimden... Hatta bu düşüncemi Milli Eğitim Bakanı Sayın Çelik'le de paylaşınca tebessümle yüzüme baktıktan sonra Mareşal Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu'na bakarak, "Görüyorsun.. Böyle bir binaya insan isteyerek koşarak gelir" diyerek hislerime ortak oldu. Gerçekten de bir anda yeniden okula kayıt yaptırmak isterken, dönemimizin binaları derslikleri okulları aklıma geldi.. Geçmişle bugünün kısa bir mukayesesini yapınca Eğitimde gelinen noktayı görmemek için kör olmak gerekir. Okullara dışarıdan bakınca beton yığını değil güzel bir mimari görüyorsunuz, içerisine girince de aklınıza gelen her türlü teknolojik imkanla karşılaşınca kendi kendinize "acaba ben devlet okulunda mıyım? Yoksa özel bir okulda mı?" diye soruyorsunuz. Milli Eğitim Bakanı Sayın Çelik, depreme dayanıklı ve Osmanlı-Selçuklu, Anadolu Medeniyetleri mimarilerinin de içerisinde bulunduğu "Gelenekten Geleceğe" adını verdiği yeni projesini anlatırken, "İhalesi yapılan okul inşaatlarımızda geçmişin izleriyle, geleceğin mimarisi buluşuyor. Yeni Eğitim Kurumlarımız son derece sağlıklı ve estetik bir şekilde inşa edilmektedir. Bunu çok ciddiye alıyorum. Geçmişte bu konuyu hafife almanın bedellerini ağır bir şekilde ödedik ve ödemeye de devam ediyoruz" diyor. Milli Eğitim Bakanı proje kapsamında bugüne kadar 41 ayrı mimarinin uygulandığı projelerle 51 okulu eğitim-öğretime açtıklarını ve kısa sürede bu rakamın 135'e ulaşacağını da söylüyor. Bakan Çelik bu okulları sadece Ankara ve İstanbul'da değil Edirne'den Yüksekova'ya kadar Türkiye'nin her yerinde inşa edeceklerini de sözlerine ekliyor. Okullara Türk kimliği Peki diyoruz eski beton yığını ve böyle teknolojik imkanlardan yoksun okullar ne olacak? Bakan güzel bir espri ile anlatmaya devam ediyor: "Kastamonu'daki hükümet binasını görünce insan dakikalarca bakmaktan kendisini alamıyor. Ama Van'daki hükümet binası tam bir beton yığını.. Bunların bir çoğu ortaya bir kimlik konulmadan inşa edilmiş. Hegel'in dediği gibi 'mimari sükunet halindeki felsefedir.' Hükümet konakları çirkinlik abidesidir. Bakın şimdi bana bu okullarımızı da yeniden elden geçirelim diyorlar. Ben buna karşıyım. Bu 80'lik nineye estetik yapmak gibi bir şey. Bir çok yerde 8 ve 16 Derslikli okullarımızı yıkıp yeniden inşa ediyoruz. Tabi mimari kimliğiyle.." Sayın Çelik'le Sincan'daki turumuz ve bakan Çelik'le sohbetimiz devam ederken bu kez de Koç İlköğretim Okulu'na giriyoruz. Bakan gezimizin ikinci durağında da yeni müfredat sistemini anlatıyor.. Okulu gezerken 9-10 yaşındaki gözleri cin gibi etrafa bakan çocukların bilgisayarla internete bağlandıklarını görünce gerçekten heyecanlanıyoruz. Eğitimin kronik meselelerini çözmek için gerçekten bir yerlerden başlamak lazımdı.. İşte Sayın Çelik bir yerlerden çoktan başlamış ve bayağı da mesafe almış.. Yeni Müfredatı anlatırken Bakan Bilgisayarın ve internetin önemine dikkat çektikten sonra, "Telekom'un alt yapısı olan her okula hızlı internet bağlantısı (ADSL) sağladıklarını söylüyor. Peki, Türkiye genelindeki okullara ne kadar daha bilgisayar lazım diyoruz. Milli Eğitim Bakanı heyecanla anlatmaya başlıyor. "Şu ana kadar Türkiye genelindeki okullarımıza 86 bin bilgisayar gönderdik. Bunu çıktıktan sonra 320 bin adet bilgisayara daha ihtiyacımız var. Bunun 120 bin adetinin ihalesini yaptık ve bu miktarı kendi kaynaklarımızdan karşılıyoruz. Ocak 2006'da bu 120 bin bilgisayar okullara gönderilecek. Kalan bölümü de peyderpey karşılayacağız. İşadamlarımıza tekrar çok teşekkür ediyorum. Onlardan büyük destek aldık bu bilgisayar konusunda almaya da devam ediyoruz." Sayın Çelik'e İnternetin zararlarından çocukları nasıl koruyacaklarını da soruyoruz.. "Her okula tarayıcılar kurduk. İnternetin faydaları tamam ama zararlarından da çocuklarımızı korumamız lazım. Bu tarayıcılar çocuklarımızı internetin zararlarından koruyor. Biraz hızı yavaşlıyor ama olsun." Sayın Çelik, Başbakan Sayın Erdoğan'la Eruh'ta okul açılışında yaşadığı bir anıyı da anlatmadan geçemiyor. "Okulu açtıktan sonra derslikleri geziyorduk. Başbakanlığın fotoğrafçısı da öğrencilerle başbakanın fotoğraflarını çekiyordu. Fotoğraf çekimi bittikten sonra fotoğrafçı çocuklara peki ben bunları size nasıl göndereyim.. Postayla mı göndereyim diye sordu. Oradaki çocuklardan bir tanesi yöresel şivesiyle fotoğrafçıya döndü ve 'e-mail adresimi vereyim gönder gelsin' dedi" Evet Sayın Çelik'le 3 saati aşan Sincan turumuzun özeti böyleydi.. Sayın Çelik sizi gerçekten kutluyoruz.. Herhalde yakında kimse artık "Türk Milli Eğitimi'nin kronikleşen" meselelerinden söz edemeyecek.