Kriz nasıl aşılır?

A -
A +

Türkiye artık, yeni bir sürece girmiştir. Meclisinin neredeyse yüzde 60'ı dava konusu haline getirilmiş ve mahkemelik olmuş bir ülke düşünebiliyor musunuz? Böyle bir meclis yasama görevini nasıl yürütebilir? Böyle bir meclisin içinden çıkmış olan bir hükümet topluma, iş dünyasına ve dış piyasalara nasıl güven verebilir? Tam bir siyasi kriz hâli. Bu yeni süreç, Türkiye-AB ilişkilerini zehirleyecek! Siyasi ve ekonomik istikrarı bozacak. Toplumda kutuplaşmayı keskinleştirecek. Bu siyasi belirsizlik ve hükümetin güçsüzleştirilmesi bölücüleri cesaretlendirecek. Terörle topyekun mücadelemiz bu son gelişmelerden olumsuz etkilenecektir. Türkiye'nin daha fazla kaybetmesini önlemek siyaset kurumunun ve yüce meclisin işidir. TBMM, siyasetin daraltılmaya çalışılan alanını genişletecek adımları atmalı ve ülkemizi girdiği türbülanstan kurtarmalıdır Bu davayı açanlar ve görüşülmesini kabul edenler davanın bugünkü ve yarınki sonuçları ile ilgilenmezler. Bu sonuçlarla ilgilenecek olan siyaset kurumudur. Siyasetçiler TBMM çatısı altında el ele verip bu davanın dayanağı olan yasaları evrensel hukuka uygun olarak değiştirebilirler. Geldiğimiz noktada siyaset kurumunun önünde üç seçenek vardır. Birinci seçenek; tüm siyasi partilerin uzlaşması ile mevcut Anayasa'daki antidemokratik uygulamaları kaldıran bir Anayasa paketi hazırlanarak yürürlüğe konmasıdır. CHP'nin uzlaşmaz tutumu nedeni ile bu seçeneğin uygulanma imkânı zayıftır. Ancak bu azlaşmanın MHP ile yapılabileceğini değerlendiriyorum. İkinci seçenek de AK Parti'nin referandumu da göze alarak kapsamlı bir Anayasa değişikliği paketini Meclis'e getirmesidir. Son seçenek de; Anayasa Mahkemesi sürecini beklemek ve süreç sonunda verilecek karara razı olmaktır. Ancak bu son seçenek giyotine boyun uzatmak gibi bir şeydir. Çünkü açılan bu dava hukuki değil siyasi bir davadır ve sonucu başından itibaren bellidir. Bu aşamada TBMM'nin parti kapatmayı zorlaştıracak yasal düzenlemeler yapmasını hiç kimse hukuk devletinin yazılı kurallarına aykırı bulmuyor. Buna itiraz edenler "siyasi etik" açısından uygun görmüyorlar. Dünyada bir ilk olan Cumhurbaşkanı'nın bile sanık olarak davaya dahil edilmesini etik kabul eden kesimler, AK Parti'nin Anayasa değişikliğine gitme çabasını "etik dışı" ilan edebiliyorlar. AK Parti'nin Anayasa değişikliği talebi de, referandum da hukuken meşrudur. Siyaseten doğru olup olmadığı; evrensel hukuk kurallarının hâkim olduğu normal bir demokrasi de tartışılabilir. Yoksa AK Parti söz konusu olduğunda yeni yeni kuralların oluşturulduğu bir ortamda "siyasi etik" nasıl aranılabilir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.