Kurmay strateji

A -
A +

17 Aralıktan bu yana neredeyse 1.5 aydan fazla süre geçti.. Bugünden geriye doğru gidince adım adım uygulanan askeri tabirle de "kurmay" strateji ile karşı karşıya olduğumuzu görmek mümkün.. Başbakan ve iktidar partisi 11 yıllık iktidarı döneminde hiç bu kadar ölçülmüş biçilmiş tartılmış plan içinde alternatifleri olan bir komplo ile karşı karşıya kalmamıştı.. Gelin kısaca bakalım..

Konuyla ilgili olsun olmasın sosyal medyada dolaştırılan tapeler.. Öyle ki konuyla ve davayla ilgisi olmayan kişilerin bile sesleri uluorta dolaştırılıyor.. Biraz durum sallantıya mı girdi.. Gece yarısına doğru bir tane daha sunuluyor..
17 Aralık tarihine kadar durdurulmayan TIR'lar ne oldu da birdenbire hele de Cenevre-2 görüşmeleri devam ederken El-Kaide ile birarada gösterme çabası nereden çıktı.. Hepimizin göz bebeği olma yolunda ilerleyen bir kurumu nelerle suçladılar.. Gülerek evet o TIR'larda elma taşıyorlar bile dediler..
Beraber çalıştığın bakan seni aramayacak da ne yapacak.. Adalet Bakanı diyor ki aradım kendisini ve "Canlı yayında soruşturma mı yapılır.. Bu hukuksuzluktur" dedim diyor ardından da fezleke.. İzmir'den olmadı, Adana'dan ikinci fezleke..
Uçar birlik harekatı sözcüğünü hepimiz yakından biliriz.. Terörle mücadelenin en etkin bir şekilde yapıldığı dönemde Kuzey Irak'a yapılan operasyonlarda kullanılan bir başka askeri terminolojiydi.. Ta Van'dan Kilis'e kadar yüzlerce kilometre katedip adeta uçar birlik harekatlarını aratmayacak baskınlar yapıldı.. Niye mi.. Oradaki polis savcı hakim benden değil diye..
Cumhurbaşkanını göreve çağırmalar.. Herhalde bundan daha güzel cevap verilemezdi.. Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, "Ben görevde değil miyim? "
Safları sıklaştırma çabaları.. İçinde MHP sözcüğü geçen tapeler boşuna mı piyasaya sürüldü sanıyorsunuz siz..
Aradan geçmiş 15 yıl.. Bir de baktık ki iki gündür Öcalan'ın gizli çekildiği anlaşılan kasetleri piyasaya sürüldü.. O olmadı bu olmadı.. Bir de şu "çözüm sürecine" bir el atalım dedikleri kesin.. Ama gözden kaçmayan önemli bir şey daha var.. Önce Eş Başkan Selahattin Demirtaş'ın "Bu süreç Erdoğansız da yürür" açıklaması büyütülüyor.. döndürülüyor.. Ardından bu yıllanmış kaset piyasaya sürülüyor.. Kasetin mesajı net: "Devletle Apo işbirliği yapıyor.." Ardından da süreç artık bitti açıklamaları ne tesadüf değil mi.. Adım adım nereden tutturursak..
İşin ekonomik boyutunun da kabloları en kaliteli lehimlerle birleştirilmedi değil.. Bir anda "siyasal güvensizlik" sözcükleri bir yerlerden fısıltı ile başlayıp, ardından da yüksek sesle haykırılmaya başlandı.. Kemal Derviş beyin manşetlere taşınan "Ciddi güvensizlik ortamı var" açıklaması bir başka tesadüftü.. Ama bir de baktık ki Doların 2.40'ı görmesi sosyal medyada birilerinin iştahını arttırmış ve ziller çoktan takılıp göbekler atılmaya başlanmış bile..
Bir anda kendilerini "en iyi savcı" benim diye ilan edenlerin "beylik hukuk lafları" internet sitelerinde dolaştırılmaya başlandı.. hukuk fakültelerinin kantinlerinde sık sık dillendirilen "hukuk mu gukuk mu" sözcüklerini duymaya başladık.. Gerçekten ne kadar çok savcımız varmış da bilmiyormuşuz.. Bunların hepsi birbirinden savcıymış..
Yetmedi.. Bu "Kurmay Plana" bir şekilde destek verilmeliydi.. Hem de TBMM'den.. İki haftadır grup toplantı salonları fezleke okunma salonlarına çevriliverdi.. Bir de TRT spikerleri davet edilseydi eksik bir şey kalmayacaktı..
Bir de operasyonun ayna tutanları var.. Onları da geçmeyelim.. Bunlar dalga dubara işi için görevlendirilmişler.. Sıklıkla ortaya çıkıp işin algı operasyonunu özellikle sosyal medya üzerinden yönlendirip yürütmeye çalışıyorlar.. Bunların yaptıkları bir şey daha var.. Kendilerine yönelik suçlamaları takla bile attırmadan karşılarındakilere aynı argümanlarla suçlamak..
Uludere üzerinden Genelkurmaya yine 17 Aralık sonrasında sayısız yumruklar atıldı.. "Yargıtay'ın İmamı" tartışmalarından yola çıkılarak sosyal medyada "TSK'nın imamı da Özel mi" soruları yöneltildi..
Bu örneklere bir çoklarını daha eklemek mümkün.. 3 yıldır "sınırsız dinleme ve sonsuz takip" ile baya bir malzeme toplanmış.. Sınıflandırma işi tamamlanmış.. Sırası gelince konuyla alakalı ve alakasız bu tapelerin bir bir devreye sokulacağı çok kesin..
Baykal'ın kasetleri internette dolaştırılırken hatırlayalım hükümet özel hayatın gizliliğine yönelik adımlar atmak istemişti.. Yine internete sızdırılan kasetlerle ilgili kanuni düzenlemeler yapılmak istenmişti.. Birileri o zaman yine yüksek sesle karşı çıkmıştı.. Şimdi internetle ilgili kabul edilen yasaya karşı çıktıkları gibi.. Allah aşkına dünyanın bir başka ülkesi var mıdır ki böyle ulu-orta kasetler görüntüler internette çevrilsin dursun.. Yeni internet yasasıyla bunlar engellenecek.. Yoksa birilerinin dediği gibi internet sansürlenmeyecek! İnternetin sansürleneceğini düşünenlerin, İngiltere, Almanya ve İrlanda hatta Avrupa Parlementosu ve Konseyinde alınan karar ve direktifleri incelemeleri fazla vakitlerini almayacaktır..
Mahalli seçimlere artık 50 günlük bir süre kaldı.. Bugün rüyada bile görsek inanmayacağımız birliktelikler, kutsal ittifaklar kime ne kazandıracak hep beraber göreceğiz ama unutmayalım ki bu yüce milletin 50 gün sonra kimin yanında yer alacağı önemlidir.. Özellikle İstanbul ve Ankara üzerinden yapılmak istenenler de 17 Aralık operasyonunun önemli alt başlıkları arasında yer alıyor..
Her şey o kadar açık ve net ki.. Görmemek için kör olmak lazım..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.