Hükümetin Kürt sorununun çözümü için belirlediği yol haritası "Terörle mücadele, siyasetle müzakere." Ancak Kürt sorununun çözümü ile ilgili kiminle müzakere yapacaksınız? Siyasi müzakerede kimi muhatap alacaksınız? BDP siyasi müzakerenin muhatabı olabilir mi? BDP ile hükümet arasında bu anlamda bazı görüşmelerin yapıldığı kulislere sızdı. BDP "bu konuda aktif rol almaya hazırız" diyor. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da "Muhatap yok, muhatap güçlü ve iradeli olmalı" diye yakınıyor. Sayın Bakan bu görüşmeleri inkâr etmiyor. "Terör varsa orada etkili bir güvenlik mücadelesi olacaktır. Ama bir yandan da sorunu çözmek yönünde çeşitli inisiyatifleri kullanmak gerekiyor. Karşımızda güçlü bir siyasi parti olursa biz onu muhatap alırız. Bu sorunu, milletin seçtikleri ile Meclis çatısı altında müzakere etmeyi tercih ederiz" diyor. Hükümet siyaseten müzakereyi İmralı ve Kandil ile değil, BDP ile yapmak istiyor. Ama BDP'nin güçlü ve iradeli olması gerekiyor. BDP, Kandil ve İmralı'nın iradesi olmadan kendi iradesi ile müzakere yapılabilir mi? Mümkün değil. BDP, İmralı ve Kandil iç içe geçmiş halkalar. Zaten BDP de açık açık söylüyor, 'Kandil ve İmralı'yı da sürece dahil edin' diyor. "Milletin seçtikleri ile müzakere" doğru ve meşru bir talep. Ancak milletin önüne 'bunu seçin' diye konan isimlere BDP karar vermiyor. O kararı Kandil ve İmralı birlikte veriyor. BDP'nin kendi inisiyatifi ve iradesi ile müzakere yapma şansı yok. Hükümet, Kürt sorununu siyaseten BDP ile müzakere etmeli. Ama BDP'nin Kandil ve İmralı'nın iradesini temsil ettiğini de aklında tutmalıdır. Annan Planı vakit kaybı Suriye'nin Dostları toplantısı İstanbul'da gerçekleşti. İstanbul toplantısı öncesi apar-topar Annan Planını kabul eden Esed rejimi, İstanbul toplantısına gölge düşürdü. Aslında vakit kaybından ve Şam'daki zalim rejimin ömrünü uzatmaktan başka bir sonuç vermeyecek olan Annan Planının gölgesi İstanbul toplantısını etkiledi. Yeni adımlar atıldı. 'Hür Suriye Ordusu'nun ihtiyaçları için bir fon kurulacak. Esed rejimine yaptırımların denetlenmesi, kimlerin ona destek olduğunu belirlemek üzere bir 'çalışma grubu' kurulması kararı alındı. Esed rejiminin uyguladığı "şiddetin belgelenmesi" amaçlı bir merkez kurulması, Beşar ve yönetiminin ileride "savaş suçlusu" olarak mahkeme önüne çıkarılması ihtimaline işaret ediyor. Suriye muhalefetinin çatı örgütü olarak sahneye çıkan Suriye Ulusal Konseyi'nin 'Suriye halkının tek meşru temsilcisi' ilan edilmesi isteği kabul görmedi. Ama 'meşru bir temsilcisi' olduğu ibaresi sonuç bildirgesinde yer aldı. Suriye'nin dostları toplantısından çıkan kararlara baktığımızda Tunus'ta yapılan toplantıdan daha ileri bir noktaya gelindiğini söylemek mümkün. Suriye'nin dostları Annan Planı ile zaman kazanmaya müsaade edilmeyeceğini gösterdiler.