ABD Başkan Yardımcısı Cheney, Orta Doğu turu kapsamında hafta başında Türkiye'ye de gelecek. Devletin zirvesi ile görüşecek olan Başkan Yardımcısı Orta Doğu'daki gelişmeler, Türk-Amerikan ilişkileri, terörle mücadele gibi konuların yanında herhalde Türkiye'den birtakım taleplerde bulunacaktır. Bu taleplerin bir kısmı Türkiye'nin uzun vadeli çıkarları ile uyumlu, bir kısmı da çıkarlarımıza aykırı talepler olabilir. Başbakan Erdoğan'ın vatanseverliğinden en ufak bir kuşkum yok ama partisinin kapatılması için birtakım çevrelerin iş birliği yaptığı, âdeta düğmeye basıldığı bir dönemde ABD'ye hangi moralle ve hangi psikoloji ile direnebileceğini merak etmekten kendimi alamıyorum. Başbakan ve Hükümet dış dünyaya karşı kapatma davasının açılmasından önce mi daha güçlüydü bugün mü daha güçlü? Bazı çevreler kapatma davasını eleştirmemize karşı çıkıyorlar. "Parti kapatılmasına karşıyız ama hukuka da saygılıyız " diyerek takiye yapıyorlar. Parti kapatmaya karşı duruş sergilemek açılan davanın iddianamesi yetersiz ise bunu ortaya koymak, bu davanın "Kapatma kararı" ile sonuçlanması halinde siyasi, ekonomik, politik ve sosyal sonuçlarının neler olacağını tartışmak hukuka saygısızlık olamaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, yürürlükteki anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na göre görevini yapmış olabilir. Ama bu durum, bizim 12 Eylül darbesinin ürünü olan mevcut anayasayı ve yasakçı-antidemokratik SPK'yı eleştirmemize ve çağdaş bir anayasa talep etmemize engel değildir. Bizim tartıştığımız konu, başsavcının kapatma talebinin mevcut yasalara uygunluğu değildir. Kapatma talebinin siyasetin akışına uygun olup olmadığı ve mevcut yasalardaki kapatma gerekçelerinin evrensel hukuk normlarına uyup uymadığıdır. Medeni dünyanın uyguladığı evrensel hukuk normlarına uygun olarak bu antidemokratik yasaların değiştirilmesi talebidir. Anti demokratik hükümler içeren evrensel hukuk normlarına uymayan darbe psikolojisi ile hazırlanmış bir hukuk sistemine, "Ama hukuka saygılıyız" demekle saygı duyulmaz. Demokrasiye ve evrensel hukuka inanan insanlardan beklentim şudur: "Siyasi partilerin kapatılmasına şiddetle karşıyım. Sokaktaki iki insandan birinin oyunu alan bir siyasi parti kapatılmamalıdır. Mevcut yasalar, bir an evvel üyesi olmaya çalıştığımız AB standartlarına uygun hale getirilerek bu ayıba son verilmelidir. Siyasi partiler şiddeti teşvik eden ve şiddete dönüşen eylemlerinin dışında sandıkta halka hesap vermelidir." Bunun dışındaki yaklaşımlar birazcık ideolojiktir. Sivil siyaset, iktidarı ve muhalefeti ile kol kola giderek Türkiye'yi bu ayıptan kurtaracak yasal düzenlemeleri hemen TBMM çatısı altında yapmalıdır.