Kurultay rövanşı yerel seçimlerde

A -
A +

3 Kasım seçimlerinde halktan "tek başına iktidar" isteyen Baykal, tek başına iktidar olamadı ama parti kurultayındaki genel başkanlık yarışına "tek başına" girdi ve çıktı. Hafta içi olmasına rağmen kalabalık sayılabilecek kongrede ilk dikkati çekenlerden biri salondaki coşku eksikliğiydi. Salonda kongre başlamadan önce görülen cılız coşku, kongrenin başlamasıyla birlikte yerini biraz gerginliğe biraz da sessizliğe bıraktı. Tüzük değişiklikleri ve Kemal Derviş'in eleştirel açıklamalarının gölgesinde toplanan kurultaya Baykal'ın "dikensiz gül bahçesi" oluşturmayı amaçlayan değişiklik talepleri damgasını vurdu. Baykal, bir saat 45 dakikalık kurultay konuşması sırasında CHP'nin 80 yıllık tarihinden, o güne kadar yapılanlardan, askeri dönemlerde yaşadıkları zorluklardan söz etti. Baykal, 'altı ok'un anlamını bir kez daha delegelere anlattı. Sonra bir muhalefet partisi olarak elbette sözü iktidarın uygulamalarına getirdi. Hükümetin dış politikasını eleştirdi. Kadrolaşmadan, eğitim öğretimde yapılmak istenenlerden ekonomi politikalarından yolsuzluklara kadar her konuda hükümeti eleştirdi. Ama Baykal'ın konuşmasına CHP'nin önümüzdeki dönemdeki hedefleri, politikaları, yerel seçimlerde ne yapacağı hiç yansımadı. Ne delegeler ne partililer ne de salonda bulunan konuklar, CHP'nin hedeflerini öğrenemediler. Baykal'ın konuşması, her hafta TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmadan farksızdı. Baykal, salondaki heyecanı artıracak, partiyi seçimler öncesinde motive edecek hiçbir mesaj vermedi. Zaten konuşmasının sonuna doğru partililerin dikkati de dağıldı. Baykal'ın belki konuşmasında en dikkat çeken noktalardan birisi de demokratikleşme ile ilgili sözleriydi. Kongrenin ilerleyen saatlerinde ortaya çıkanlar düşünüldüğünde aslında Baykal, kendi kendine adeta gol atmıştı. Konuşmasında Baykal, "Demokrat olmak, işinize çıkarınıza gelmediği halde kendiniz için değil, başkaları için demokrasiyi istemekle olur. CHP bunun sınavını hayatı boyunca verdi" dedi. Peki partisi bu sınavı verdi de acaba Baykal verebildi mi? Kurultaya Baykal'ın isteğiyle getirilen tüzük değişikliğine bakıldığında bunu söylemek herhalde zor. Kongrede Baykal'ın genel başkan adaylığı için delegelerin yüzde 20'sinin aday göstermesi zorunluluğunun getirilmesi ve parti yönetiminde çarşaf liste yerine blok listeye geçilmesine yönelik istekleri sert eleştirilere neden oldu. Delegeler arasında tüzük itirazları cılız kalsa da tribünlerdeki partililer tüzük değişikliğine karşı olduklarını her fırsatta açıkça gösterdiler. Hatta öylesine gösterdiler ki, tüzük maddesinin isim okuyarak yapılan oylamasında Baykal'ın "kabul" oyu kullanması tribünlerden sert tepki gördü. Belki de ilk kez partinin genel başkanı olan ve karşısında hiçbir rakip olmayan bir lider, salonda hem de kendi partilileri tarafından "yuhalandı." Milletvekilleri arasında 18 retçi çıktı, bin 300 delegenin 265'i de tüzük değişikline oy vermedi. Kendisiyle konuştuğumuz özellikle milletvekili olan delegeler, "Kerhen oy vereceğiz" demekle yetindiler. Düzenlemenin aslında salonda bulunanların da içine sinmediği belliydi. Ama "muhalif" damgası yememek, parti yönetimiyle sorun yaşamamak adına CHP delegeleri tüzük değişikliğine oy verdi. Baykal'ın yakın kurmayları her ne kadar "çarşaf liste tek partili dönemden kalma. Blok listenin demokratik olmadığı söylenemez. Farklı blok listeler çıkabilir. Buna engel bir durum yok" savunması yapsalar da en azından kendi tabanları bunu içine sindiremiyor. Bir delegenin sözleri ise dikkat çekiciydi: "İki hafta önce bu salonda MHP kongresini yaptı ve yönetim listesini çarşaf listeyle belirledi. Bizim ise yaptığımıza bak..." Baykal, yapılan oylamalar sonucunda hem tüzük değişikliğini kabul ettirdi, hem de genel başkanlığa yeniden seçildi. CHP'li delegeler bir kez daha "Baykal ile" yola devam kararı aldılar. Ama bu öyle istediklerinden mi yoksa başka bir adaya yol açılmamasından mı bunu yakında göreceğiz. Hesaplaşma yerel seçimlerde Bir kez daha genel başkanlık koltuğuna oturan Baykal'ın şimdi önünde ciddi bir sınav var. Şunun şurasında beş ay kalan yerel yönetim seçimleri. Baykal liderliğinde yerel seçimlere girecek olan CHP'nin seçimlerde alacağı sonuç aslında partinin de geleceğini belirleyecek. Yerel yönetimlerde hep güçlü olan CHP, genel seçimlerde aldığı oy oranını koruyabilecek mi? Örneğin, Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde belediye başkanlıklarını kazanabilecek mi? Öyle görünüyor ki, Baykal için yerel seçimler kurultayın "rövanşı" olacak. Yerel seçimlerden CHP istediği başarıyla çıkamazsa CHP'de bir genel başkanlık tartışması arkasından da olağanüstü kurultay taleplerinin gelmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.