Kuş gribi magazinleştirildi!!

A -
A +

Kuş gribi konusunda Manyas'taki ilk olaydan itibaren Türkiye açık toplum görünümü sergiledi, olayı gizlemedi. Kendi kamuoyunu tehlikeye karşı uyardı. Ayrıca hiçbir gizliliğe gerek duymadan konu ile ilgili uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaptı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından akredite edilmiş laboratuarlarında yaptığı tahlil ve testleri, dünyanın konu ile ilgili önde gelen laboratuarlarına gönderip incelettirdi ve sonuçlar Türkiye'deki laboratuar verileri ile paralel çıktı. Türkiye böylece sıhhi güvenirliğini de ortaya koydu. Ankara'nın konu ile ilgili şeffaf tutumu ve sıhhi güvenirliği tüm uluslararası kurum ve devletler tarafından övülüyor. Hükümetin kuş gribi ile ilgili aldığı önlemlere ve yürüttüğü kriz yönetimine uluslar arası kuruluşlardan tek kelime eleştiri gelmedi. BM Dünya Sağlık Örgütü ve BM Gıda ve Tarım Teşkilatı gibi konuyu dünya genelinde çok yakından izleyen ve objektif tavır sergileyen teşkilatlar olan bu kurumların hepsi, "Kuş gribi ile mücadelede ve krizin yönetiminde Ankara tüm uluslar arası standartları uyguluyor" tarzında açıklamalar yaptılar. Sıhhi güvenirlik ve açık toplum tarzımızı taktir ettiler. AB Komisyonu sözcüsü Michael Mann, "Bize göre kuş gribi konusunda Türk yetkilileri gerekli önlemleri almıştır" açıklamasını yaptı. Londra'daki Tıbbi Araştırmalar Konseyi Başkanı, "Türkiye'yi ziyarete hazırlananların gezilerini iptal etmelerine gerek yok" diyor. Yine aynı şekilde Alman Federal Hayvan Sağlığı Araştırma Enstitüsü sözcüsü, "Türkiye'ye yönelik bir seyahat yasağının çok fazlasıyla abartılı olacağını" açıkladı. Ayrıca Türkiye'deki Dünya Sağlık Örgütü (WHO) heyeti Başkanı Dr. Rodier de, "Kriz iyi yönetiliyor. Türkiye'de ilaç sıkıntısı yok. Tarım ve Sağlık Bakanlıkları arasında çok iyi bir dayanışma var. Ancak ücra köşelerdeki kuş gribi yetkili makamların işini güçleştiriyor. Halk kuş gribi konusunda eğitilmeli" diye konuştu. İnsafa davet Tüm bunları niye yazdım? Manyas'ta kuş gribi vakasının ortaya çıktığı günden bu yana hem Sağlık Bakanlığı hem de Tarım Bakanlığı adeta geceyi gündüze katarak 'tehlike ile ilgili her türlü önlemi almak ve toplumu bilgilendirmek için' çalıştılar. Her iki bakan da Çevre ve Orman Bakanı ile koordine içinde kimseye emanet etmeden krizi bizzat yönettiler. Kar-kış demeden olay olan bölgelere gittiler, alınan tedbirleri yerinde denetlediler. Adeta hergün basının karşısına çıkarak halkı bilgilendirdiler ve hiçbir şeyi gizlemediler. Bayramın ilk günü bizler tatil yaparken veya bayramlaşırken bu bakanlar mesaideydi. İşin tuhaf tarafı uluslararası kuruluşlar, konu ile ilgili yurt içi ve yurt dışı bilimsel otoriteler, yapılan çalışmaları, alınan önlemleri takdir ederken bizim kendini her konuda otorite sayan bazı at gözlüklü-ideolojik saplantılarını her konuda ön planda tutan yazar-çizer takımımız Tarım ve Sağlık bakanını istifaya çağırıyor. Neden, niçin, hangi yetki ile kim adına? Yerli-yabancı konu ile ilgili tüm çevre ve kuruluşların takdir ettiği bir niyeti, çabayı ve alınan olumlu sonuçları ısrarla görmemek ve bakanları istifaya çağırmak...Hadi canım sende! Biraz insaflı ve vicdanlı olun. Bilmediğiniz bir konuda yorum yapmadan önce hiç olmazsa araştırın. Bu insanları taktir etmek içinizden gelmiyorsa hiç olmazsa susun. Medyamızın kuş gribi vakasını takdiminde maalesef duyarsızlıklar-sorumsuzluklar var. Bazı medya kuruluşları çok titiz davrandı, halkı konu ile ilgili bilinçlendirmeyi hedefledi, uyarılar yaptı, kriz yönetimine katkı verdi. Bazıları ise işin magazin tarafı ile ilgilendiler. İşi sulandırdılar, işi abarttılar. Kuş gribi virüsünün Türkiye'yi istila edeceği havasını oluşturdular. Yine kendi ayağımıza ateş ettik. Konu ile ilgili özellikle görsel medya'da bilgi kirliliği ve yanlış-eksik haberler vardı. Bir köşe yazarı çıkıp, "Av yasağı getirmekle kuş gribi önlenecek mi?" diyebilecek kadar cehalet sergiledi. Oysa Av yasağı koymak alınacak tedbirlerden sadece bir tanesiydi. Hepimize görev düşüyor Konuyu gizleyelim, haber yapmayalım demiyorum. Bilakis toplumu bilinçlendirelim. Alınan önlemleri duyuralım. Üretici, tüketici bazında alınacak tüm tedbirlere yer verelim. Ama işi abartmayalım, magazinleştirmeyelim, sulandırmayalım. Halkın genel sağlığını ilgilendiren son derece hassas bir konuyu sırf hükümeti köşeye sıkıştırmak için kullanmak doğru değil, tehlikeli bir yaklaşımdır. Depremle yaşamaya nasıl alışmak zorunda isek göçmen kuşların göç yolları üzerindeki topraklarımızda kuş gribi için de tedbir ala ala yaşamak mecburiyetindeyiz. Yapacağımız iş çok zor değil. Köyde kanatlı yetiştiriciliğinden vazgeçeceğiz, köy tavuğuna ve yumurtasına veda edeceğiz. Hijyenle ilgili kurallara uyacağız. "Karımı al, tavuğuma dokunma" diyecek kadar cahil bir toplumu tedbirlerle ilgili bilinçlendireceğiz. Kuş gribi ile değil cehaletle mücadele edeceğiz. Panik yapmadan bilimin gerektirdiği şeyleri uygulayacağız. Yüzde 35'i kırsalda yaşayan ülkemizde köylülük oranını yüzde onlara düşürürsek bu problemlerin çoğu çözülür. Ben kendi adıma konu ile ilgili özverili çalışmalarından ötürü Sağlık Bakanını ve Tarım Bakanını kutluyorum. Doğru yoldasınız devam edin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.