Liderlerin üslup sorunu

A -
A +

TBMM'de dün siyasi partilerimizin grup toplantıları vardı. Meclis'e gittik ve siyasi parti liderlerinin ülke gündemine ilişkin yaptıkları konuşmaları dinledik. Siyasi parti liderlerinin üslubu, birbirleri için sarf ettikleri sözler çok ürküttü beni. Çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım. "Recep Tayyip Erdoğan bölücüdür. Recep Tayyip Erdoğan'ı dindar olarak görmek dindarlara yapılmış en büyük hakarettir. O dindar değil din tüccarıdır. 29 Ekim'i yasakladılar. 19 Mayıs kutlamalarını yasakladılar. Şu densizliğe, şu ahlaksızlığa bakar mısınız? Sende ahlak kırıntısı var mı çık söyle" sözleri ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'na ait. Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; bu sözler bırakın ana muhalefet partisi liderini, sıradan bir insanın ağzına yakışır mı? Ülkenin Başbakanına 'bölücü' demek o Başbakan'a oy veren milyonlara hakaret etmek değil midir? 29 Ekim, 19 Mayıs ne zaman yasaklandı? Neden kamuoyuna yalan-yanlış bilgiler veriyorsunuz? Yarın bir gün bu ülkenin temel sorunları için bir araya gelmek zorunda kalırsanız 'ahlaksız' diye hakaret ettiğiniz o insanın yüzüne nasıl bakacaksınız? Sizin konuşmalarınızı hazırlayanlar eleştiri ile hakareti birbirinden ayırabilecek bir ölçüye ve adaba sahip değiller mi? Eleştirilerinizi medeni ölçüler içinde dile getirebilecek bir donanıma sahip değil misiniz? Konuşurken bir siyasi rakipten değil kanlınızdan bahseder gibi konuştuğunuzun farkında mısınız? Nedir size bu sözleri söyleten duygu? Neden bu kadar hırçınsınız? Partinizin oyları 5-6 puan düşmüş. Parti içinde sorunlarınız var. Yeni kasetler çıkabilir mi endişesi taşıyorsunuz. Bunların hepsini anlamak mümkün. Ama bu sorunları siyasi rakibinize hakaret ederek aşamazsınız. Bu hırçın ve küfürbaz üslup emin olun sizi de partinizi de daha fazla eritir. Toplumumuz böyle bir üsluba prim vermez. Ancak marjinallerin hoşuna gider o kadar. "Kılıçdaroğlu artık mercek altındasın" sözünün karşılığı "ahlaksız" mıdır? hangi lider mercek altında değil? Mercek altında olmak sizi niye sinirlendirdi bu kadar? "Sayın Başbakan, ustalık dönemi laflarından, Türkiye'yi küresel güçlere teslim etmeyi mi kastediyorsunuz? Türk milletini, yabancı emellerin uşağı, haçlı hedeflerinin odağı ve kanlı senaryoların budağı yapmayı mı istiyordun. İki ruhlu, ikiyüzlü ve iki kimlikli AK Parti her konuyu uçlara taşıdı. Densizler, ahlaksızlar... hıyanetten dolayı yüzlerinde ak kalmayan şahsiyetsizler..." Bu sözler de o tanıdığımız bildiğimiz kibar, nezaket sahibi Devlet Bahçeli'ye ait. Devlet Bey'in kaleminden böyle sözler çıkmaz. Herhalde onun konuşmasını hazırlayanlarda da bir sorun var. "Türk siyasetine adını altın harflerle yazdırmıştı, tabii teneke... CHP Genel Başkanı Ergenenekon davasını önemsiz hale getirmek adına bu taşeronluğu yapıyor. CHP gitsin aynı kafayı zihniyeti paylaştığı Baas partisine destek versin. Umuyorum ki bu sözleri papağan gibi tekrar ederek..." Başbakanın Grup konuşmasından bulabildiğim en ağır sözler de bunlar. Takdiri ve değerlendirmeyi siz değerli okuyucularıma bırakıyorum. Fatih Projesi Türkiye, iki gün önce eğitimde devrim niteliğinde bir adım attı. 17 ildeki 52 okulda ders kitapları yerini tablet ve akıllı tahtalara bıraktı. 4 yıl içinde bu sistem tüm okullarımızda uygulanacak. Sınıflarda akıllı tahtalar olacak. Öğrenciler ücretsiz bilgisayar sahibi yapılacak. Kara tahta ve çanta tarih oldu. Dersler elektronik ortamda işlenecek. Bu müthiş bir gelişme. Yeni nesil çok şanslı. Projede emeği olan herkesi kutluyorum. Meclis'teki tablo bizi umutsuzluğa itse de icraatlardaki bu yenilikler moral bulmamıza yetiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.