Meşru hükümeti iç tehdit sayan kafa!

A -
A +

TSK'daki en ufak birlikten Orduya kadar tüm kuvvet unsurların varlığının sebebi seferde (savaşta) kendisine verilen "sefer" görevini her şartta yapmaktır. Barış şartlarından itibaren tüm birliklerin sefer görevleri bellidir. Generalden teğmene, astsubaydan çavuşa kadar subay-astsubayların vazifesi; kendi emir-komutasındaki unsurları bu sefer görevini yapabilecek seviyede her an eğitimli ve hazır tutmaktır. Generaller, subaylar tüm enerjilerini ve vakitlerini bu maksat için ayırmalıdırlar. Bunun için atış, eğitim, spor ve lojistik faaliyetler aralıksız yürütülür. Tatbikatlar, seminerler ve harp oyunları icra edilir. Bu sefer görevlerine ilişkin çok detaylı planlar barış şartlarında hazırlanır. Bu planları icra edecek birlikler eğitilir, tatbikat yaptırılır. İcrada görevli lider kadroya da plan semineri, harp oyunu gibi tatbikatlar uygulattırılır. Bu planlar kasalarda tutulur. Ancak, bu planların tamamı dış tehditlere yöneliktir. Bu planların test edilmesine ilişkin seminerlerde gerçek kişi ve kurum isimleri kullanılmaz. Dost kuvvetler (mavi kuvvetler), düşman kuvvetler (kırmızı kuvvetler) gibi tabirler kullanılır. Taraf gazetesinin birkaç gündür yayımladığı "Balyoz Güvenlik Harekât Planı" ve bu planın ekleri eğer doğru ise bu olay "Masum bir seminer çalışması" olarak takdim edilemez. Amacı, seçimle işbaşına gelmiş meşru bir iktidarı devirmek olan bir plan olmaz-olamaz. Genelkurmay Başkanlığı'nın konuya ilişkin yaptığı açıklama tatmin edici değildir. Genelkurmay Başkanlığı'nın sözünü ettiği plan seminerinde tartışılan plan, Taraf gazetesinin yayımladığı plan mıdır? Öyle ise Allah akıl versin. Değilse hangi plan tartışılmıştır? Bu planda AK Parti'yi devirmek gibi bir amaç mevcut mudur? Planda AK Parti'nin adı geçiyor mu? Uçak düşürme-cami bombalama senaryoları tartışıldı mı? Plan seminerlerindeki "iç tehdit" hükümet mi? Sızdırma soruşturmasına konu olan belge nedir? Geri Bölge Emniyet Planları seminer konusu olacak kadar önemli midir? Konu yargıya taşınmıştır. Sabırla beklemek zorundayız. Bu iddialar vahimdir. Magazinleştirilip ciddiye alınmamazlık edilmemelidir. Ciddiye alınmalı, doğru ise gereği yapılmalı, değilse TSK bu tür şaibelerden kurtarılmalıdır. Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın açıklamalarını izledim. Bu açıklamaları dinlediğimde şüphelerim daha çok arttı. Sayın Doğan, daha bir yılını bile doldurmadan icraatlarını henüz görmediği ilk AK Parti hükümetinin başbakanını ve bakanlarını YAŞ'ta ordu komutanı sıfatıyla uyardığını söylüyor. Meşru yollarla kurulmuş bir hükümetin başbakanını uyarmak bir ordu komutanının haddine midir? Onun işi ve görevi midir? Eğer bir ordu komutanı kendisinde böyle bir yetki görüyorsa, ülkenin başbakanını ikaz edebilecek ruh halinde ise bu ruh hali pekâlâ başına buyruk bu tür planlar da hazırlayabilir. Demokrasilerde uyarılar; YAŞ'ta bürokratlarca değil sandıkta millet tarafından yapılır. YAŞ'ta Başbakana ve Milli Savunma Bakanı'na; "Ayağınızı denk alın dedim" diyen bir kafadan ben her şey beklerim. Başka bir endişemi de şöyle ifade edebilirim; TSK bünyesinde Türk Milletini ve onun değerlerini iyi tanımayan bazı generaller, irtica tehlikesini öyle abartıp paranoya haline getirmişlerdir ki, bu yaklaşımda olanların bu tehlikeyi bertaraf etmek için kabul edilmesi imkansız planlar yapması muhtemeldir. Bakınız Sayın Doğan, "İç tehdide karşı cumhuriyeti koruma görevi kapsamında TSK'nın planları vardır. İç tehdit irticai tehdidi de kapsar. Bu kapsamda EMASYA planları seminerlerde elbette ele alınmıştır" diyor. Arkasından da AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi tarafından irticai faaliyetlerin odağındaki parti olarak kararlaştırıldığını hatırlatıyor. Kendisinin bu yorumları bile iddia edilen Balyoz planının doğru olma ihtimalinin de az olmadığını ortaya koyuyor. Doğal afet ve iç kalkışmalarda TSK'nın kullanım şeklini-esaslarını belirleyen ve valilerin koordinatörlüğünde icra edilecek EMASYA planında tartışılacak, seminere konu olacak başlıklar bunlar mıdır yani? Bu çalışmanın TSK'nın kurumsal bir çalışması olmadığı ortada. Ama Genelkurmay'ın da şüpheleri var. Bu nedenle temkinli davranıyor. Kefil olamıyor. Nasıl olsun ki? Emekli Orgeneral Sayın Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı'na atanma süreci ve ondan sonraki gelişmeler, bazı üst düzey komutanların Genelkurmay Başkanı'na karşı tutumları disiplin anlayışı ile dünya ordularına örnek olmuş TSK için talihsiz bir dönem olmuştur. Bu dönemdeki gelişmelere kefil olmak çok kolay olmasa gerek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.