Mihriban yetim kalmaz

A -
A +

Kocatepe Camii'nin avlusunda dün, çoğu birbirini tanımayan binlerce insan "şiirin babası" Abdürrahim Karakoç'u son yolculuğuna uğurlamaya gelmişti. Karakoç öylesine birleştirici bir isim ki, her siyasi görüşten insan vardı, avluda. Anadolu insanının sesi olan Karakoç'u; hem Mustafa Destici ve Devlet Bahçeli, hem Cemil Çiçek ve Beşir Atalay, hem de Kemal Kılıçdaroğlu uğurlamaya gelmişti. Merhum Karakoç Türk edebiyatının ve düşünce dünyamızın önemli şahsiyetlerinden biridir. Hem şair, hem de yazar olan Karakoç benim gibi birçok insana şiiri sevdiren isimdir. Gençliğimiz onun şiirlerini dillendirmekle geçti. Ben dahil birçok Anadolu çocuğunun "düşünce" dünyasında Karakoç'un çok önemli bir yeri vardır. Diyanet İşleri Başkanı'nın kıldırdığı cenaze namazında avluyu tamamen dolduran kalabalık izdihama neden oldu. Ünlü şiirinin ismini verdiği kızı Mihriban Karasioğlu taziyeleri kabul etti. Cenaze töreninde siyaset ve edebiyat dünyasının önemli isimlerinin yanında genç-yaşlı, kadın-erkek Anadolu'nun tüm renkleri yerini almıştı. Tabut dualarla Bağlum'a doğru yola çıktı. Onu dün Bağlum'da Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin yanına defnettik. Çok şanslı Karakoç. Kendisine herkese nasip olmayacak bir komşu seçti. Hocamız inşallah kendisine kucak açar. Cenaze törenine kendi memleketinden de birçok hemşehrisi ve yakın arkadaşları katıldı. Karakoç'la ilgili sohbet etme imkanı bulduğum bir arkadaşı 'hiçbir yerde yayınlanmamış' dediği bir şiirinden bana bir dörtlük okudu; şiirin adı "Mezardan Mektup" "Artık ne kar yağar ne ben üşürüm Ne de saçlarımı dağıtır rüzgâr Sağ iken bir günde bin kez ölürdüm Şimdi ölüm yoktur, ölümsüzlük var" Onu sağ iken günde bin kez ölmesine neden olanlar utansın. Cami avlusunda yakamıza fotoğrafını taktılar. Fotoğrafın altındaki mısralar onun nasıl bir dava adamı olduğunu anlatıyor bize: "Ben milletim uğruna adamışım kendimi Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir" Cenaze töreninde Mihriban'ın yetim kalmadığını, Türk Milletinin ona sahip çıktığını gördük. Karakoç sevip de kavuşamadığı Mihriban için yazmıştı o meşhur şiiri. Kimdi bu Mihriban? Acaba Mihriban dün o kalabalığın içinde miydi, yoksa bir köşeden olup biteni mi izliyordu? "Sarı saçlarına deli gönlümü/Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban" dizelerini hak eden o kadın kimdi? Anlatılanlara göre "Mihriban" şiirini bir dergide okuyan o şanslı kadın Karakoç'a mektup yazar. Mektubunda, "Şiirinde sanki bana sesleniyor gibiydin. Benim seni unuttuğumu sanma. Sen bende esen eski kavak yelisin, seni unutmam mümkün değil" der. Bu mektubu alıp okuyan Abdürrahim Karakoç cevaben ikinci şiiri olan "Unutursun Mihriban'ım"ı yazar: Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım Oğlun kızın olsun hele Unutursun Mihribanım Süt emerdin gündüz gece Unuttun ya büyüyünce Bu işte tıpkı öylece Unutursun Mihribanım Bu sözlerle mektuba cevap verir. Türk Edebiyatı ve düşünce dünyasının önemli bir şahsiyetini yolcu ettik. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Hepiniz Mihriban'ı dinlerken Karakoç'un ruhuna rahmet gönderin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.