Dünkü yazımda değindiğim konulara ilave olarak hükümetin yapmakta veya uygulamaya sokmakta geciktiği konuları şöyle sıralamak mümkün; Özelleştirmelerin hızlı bir şekilde yapılması, Kamu Mali Yönetim Kanunu ile Tarım Kanunun çıkarılması, Sayıştay'ın denetim alanının genişletilmesi, KOBİ'leri destekleyecek ve onları ekonomiye yeniden kazandıracak tedbirlerin alınması, kamu dernek ve vakıflarının tamamen kapatılması, eğitimin önündeki engellerin kaldırılması ve YÖK'ün yeniden yapılandırılması, Genel Sağlık Sigortası sisteminin kurulması ve Sosyal Güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması... Bunlar Hükümetin 6 ay ile 1 yıl içerisinde yapmayı topluma taahhüt ettiği işler. Bu işlerin bir kısmının hazırlıkları iyi gidiyor. Ama bir kısmına da henüz el atılmamış. Ağustos ve Eylül ayında TBMM tatilde olacak. Hükümetin elinde sadece Temmuz ve Ekim ayı kalıyor. Ekim'in sonunda da Hükümetin bir yılı doluyor. Ama bir yılda yapılması düşünülüp de yapılamayan epey iş ortada duruyor. Bu milletin 'bu Hükümetten' çok büyük beklentileri var. Halkın çoğu 'bu hükümeti' son bir şans olarak görüyor. Hükümet milleti hayal kırıklığına uğratırsa insanımızın siyaset kurumuna ve sivil otoriteye güveni tamamen yok olur! Kabinede bazı bakanlar çok hızlı çalışıyor ve çok iyi performans sergiliyorlar. Mesela Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bunlardan birkaçı. Bu sayıyı artırmak mümkün. Ancak bazı bakanların da varlıkları ile yoklukları pek fark edilmiyor. Bu bakanların performansları düşük, icraat hızları çok yavaş. Bu durumda olan bakanların Başbakan Erdoğan'ın temposuna ayak uydurmaları çok zor. Sayın Başbakanın çalışma temposu çok yüksek. Başbakana ayak uyduramayan bakanların kendilerini yenilemedikleri takdirde kabine dışında kalmaları muhtemeldir. Erdoğan da kabine revizyonuna parti kongresinden sonra gidebilir. ğ Güzel işler de yapıldı Bu olumsuzluklara karşın Hükümetin yaptığı güzel işler de var. Özellikle AB konusunda hükümetin gösterdiği performansı, hem iç hem dış kamuoyu büyük bir takdirle karşılıyor. Hükümet AB konusunda samimi ve kararlı bir tavır sergiledi. Hükümet birinci önceliği olan bu konuda hızlı hareket ediyor, adeta bu hedefe kilitlenmiş durumda. Doğrusu da bu. Ekonomik ve mali konularda da iyi bir performans sergilendiği ortada. Makro ekonomik göstergeler bu sonucu veriyor. Mali miladın kaldırılması, hazine tek hesabının yaygınlaştırılması, IMF programının aksatılmadan sürdürülmesi, vergi barışı projesinden elde edilen sonuçlar mali alanda hükümetin attığı önemli adımlar. Bakan sayısının azaltılması, yolsuzlukların araştırılması, Ekonomik ve Sosyal Konseyin düzenli bir şekilde toplanması, tüketiciyi koruma kanununun çıkarılması, duble yol ve konut seferberliği, mazot-doğalgaz-elektrik fiyatlarının düşürülmesi elektrik kayıp ve kaçaklarının azaltılması ve çiftçiye ucuz kredi imkanı getirilmesi, hastanelerin birleştirilmesi gibi düzenlemeler de şu ana kadar hükümetin yaptığı olumlu işler arasında ilk sıralarda yer alıyor Aslında eski hükümetlerle kıyaslandığında, hükümetin performansı normal hatta iyi gözükebilir. Ama bu kıyaslama yanlış olur. Çünkü bu millet bu hükümetten çok şeyler bekliyor. Bu beklentilerini '3 Kasım'da tercihini yaparak gösterdi. Hükümet daha hızlı hareket etmeli; gündemi iş-aş, ekonomi, adalet ve AB olmalı. Önemli reformları cesaretle çıkarmalı. Gündemi bürokrasi ve çıkar çevreleri değil hükümet tayin etmelidir. Çünkü seçimde millet hesabı bürokrasiye değil, siyasetçilere soracaktır.