Milletin hassasiyetleri ile kurumların hassasiyeti

A -
A +

Demokrasilerde her sorunun çözümünün anahtarı millete gitmekten, millet iradesine başvurmaktan geçiyor. Türkiye'de geçtiğimiz 6 ay içinde içerden ve dışardan birtakım çevreler elbirliği edip suni sorunlar oluşturdular. Milleti gerdiler, cepheleştirdiler. Milletin bir bölümünü sokağa dökmeyi başardılar. Cumhurbaşkanlığı seçimini kitlediler. Çıkan bu sorunlar karşısında Millet iradesine başvurularak seçim yapıldı. Seçimde oy kullanan iki kişiden biri oyunu AK Parti'ye verdi. Meclis oluştu. Demokratik süreç devam etti. Meclis başkanı seçildi. Sıra kabinenin oluşturulmasına ve cumhurbaşkanlığı seçimine geldi. Kabinenin oluşumu için Başbakan Perşembe günü Cumhurbaşkanı ile istişarede bulunacak. Cumhurbaşkanı, Başbakanın ve partisinin bakanlar kurulu konusundaki tasarrufuna müdahale etmez ise Başbakan kabineyi kısa sürede açıklayacaktır. Sayın Sezer'in, bu tasarrufa müdahale etmemesi gerekir. Doğru olan, demokratik olan budur. Şu anda Ankara'da konuşulan tek konu, cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu konuda milletin hassasiyetleri ile devlet kurumlarının hassasiyeti dengelenmeye, örtüştürülmeye çalışılıyor, gayret sarf gidiliyor. Seçime neden gittik? Sayın Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığına eşinin türbanlı olması nedeniyle bazı çevreler ve ana muhalefet partisi karşı çıktı, meclisi kitlediler. Konuyu meclis platformundan mahkemeye taşıdılar. Mahkeme herkesi şaşırtan bir 367 kararı verdi. Meclis kitlendi ve seçim kararı almak zorunda kaldı. Seçimde Gül'ü cumhurbaşkanı adayı gösteren AK Parti'ye millet yüzde 47 oranında oy verdi. Sayın Abdullah Gül'ün de ,"Millet hem 4,5 yıllık AK Parti iktidarına yola devam dedi hem de benim cumhurbaşkanlığı adaylığıma onay verdi" tarzında düşünmesi çok doğal. Gerçekte de millet Abdullah beyin aday olmasını istiyor. Ak Parti milletvekillerini mesaj ve faks yağmuruna tutuyorlar. Cumhurbaşkanlığını Gül'ün hakkı olarak görenlerin oranı çok yüksek. Millet başbakanlık ve dışişleri bakanlığı yapmış bir insanın cumhurbaşkanlığı adaylığının engellenmesini gerekçe ne olursa olsun kabul etmek istemiyor. Diğer taraftan devlet kurumları da türbanı siyasi bir simge olarak görüyor. Devletin tepesinde siyasallaştırılmış bir görüntünün doğru olmayacağını düşünüyorlar. Abdullah beyin eşi türbanlı olduğu için adaylığına karşı çıkıyorlar. Başbakanın yerine koyun kendinizi; aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali. Başbakan "Abdullah beyin iradesine saygılıyım" açıklamasını yaptı. Abdullah bey kendisi aday olmak isterse başbakan buna engel olmaz. Millet iradesini, tabanın düşüncelerini çok önemseyen Sayın Erdoğan, Abdullah beyin kararına saygı gösterir. Milletin hassasiyetleri ile kurumların hassasiyetini çok yakın arkadaş olan bu ikili bir şekilde dengeleyecektir. Abdullah beyin aday olması halinde kimse kurumlardan hemen bir maraza çıkarmasını beklemesin. Onlar süreci izleyip ona göre hareket edeceklerdir. Sayın Gül aday olup seçilirse belki de uygulamaları ve vereceği güvenle bu kurumlarla en uyumlu çalışan cumhurbaşkanı da olabilir. Ankara'daki son durum şöyle; Bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda AK Parti MYK toplantı halindeydi, cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışılıyordu. Bugün, yarın AK Parti'den Abdullah Bey dahil birkaç milletvekili adaylık için müracaat edecektir. Fakat milleti dinlediğinizde sanki AK Parti'nin Sayın Gül'ü aday göstermekten başka çaresi yok gibi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.