Üç ay önce başlayıp seçim gününe kadar yaşadığımız gerginlikleri çözmek için sandık başına gittik. Tartıştığımız soruların hepsinin cevabını millet sandıkta verdi. "Laik cumhuriyet tehlikede mi ?" diye sorduk, millet,"Hayır öyle bir tehlike görmüyorum" dedi. "Hem Başbakanlık makamı, hem Meclis Başkanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı makamı AK Parti'nin eline geçerse bu kadro cumhuriyetin değerlerini törpüler" dendi. Bu nedenle de Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti'li birinin cumhurbaşkanı olmaması için kriz oluşturuldu ve millete gidildi. Millet "Saçmalamayın, ben bu üç makamın da aynı partinin mensuplarında olmasında hiçbir sakınca görmüyorum. 4 buçuk yıllık icraatlarında cumhuriyet değerlerine zarar verecek bir eylem ve niyetleri olmadı. Bu parti toplumsal merkezin adresidir. Bence siz karşı çıkanlar cumhuriyetin elden gitmesinden değil, koltukların altınızdan gitmesinden korkuyorsunuz. Ben bu numarayı yemem. Cumhurbaşkanını bu kadronun seçmesinde bir sakınca görmüyorum" diye karşılık verdi. Millet iradesiyle öyle bir düzenleme yaptı ki, yüzde 10 barajı, temsilde adalet ve meşruiyet sorunu gibi sorunların tamamını çözdü. Daha da ileriye giderek, eşinin başı örtülü birinin cumhurbaşkanı olmasını istemeyenlere; "Ben sizin gibi düşünmüyorum Hiçbir sakınca da görmüyorum." diye mesaj gönderdi. rdrbrdrdotrdrw60rsp20 Peki, siyasetçilerimiz, devlet adamlarımız, bürokratik elitimiz milletin sandıkta verdiği bu mesajları aldı mı sizce? Bence, hayır. Çünkü onların oyun planlarında millet yok. Milletin ne dediği, ne istediği çok önemli değil. Sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın, onlar sonuca göre değil, kendi doğrularına göre hareket ederler. Onlar için önemli olan kendi güçlerini, güç alanlarını ve yumuşak koltuklarını, saltanatlarını korumaktır. Bunun için de demokrasiyi askıya almak dahil her şeyi yaparlar. CHP lideri siyaset anlayışını değiştirmeli Buyrun daha dakika bir gol bir! Seçim bölgesinde "367 olmazsa çatışma çıkar" diyen ve bu yaklaşımı ve mantığı yüzünden sandıkta milletten tokat yiyen Baykal, millet iradesinden hiçbir sonuç çıkarmadan, gerginlik stratejisini yeniden devam ettirmeye başladı. Yine kriz peşine düştü. Ne seçim yenilgisinden, ne "artık git" feryatlarından ders almadı. Yine krizden, çatışmadan söz edip aba altından sopa gösteriyor. Yeter artık, Sayın Baykal. Lütfen millet iradesine saygı gösterin. Çıkardığınız krizlerden, yaptığınız tehditlerden bu millet bıktı, artık. Milletten alamadığınız desteği başka mecralarda aramayın. Seçim başarısızlığının mahcubiyeti ile de olsa biraz susun artık. Diyor ki Baykal, "Sakın ha yanlış yapma. Bizimle konuş. Bu olmazsa Türkiye'de tekrar çatışma ve gerginlik dönemi başlar. Kurumlar arasında huzursuzluk ortaya çıkar" Yapmayın Sayın Genel Başkan! Sizin demokrasiye, millet iradesine saygınız yok mu? Ne demek "çatışma ve gerginlik çıkar?" Bu nasıl bir üsluptur, bu nasıl bir siyaset anlayışıdır. Seçimleri boşuna mı yaptık!?. Cumhurbaşkanının kim olacağına siz ve tahrik ettiğiniz kurumlar karar verecek idiyse ne halt etmeye bu seçime gittik. Milletin iradesinin bir önemi yok mu? Demokrasicilik mi oynuyoruz? O zaman, cumhurbaşkanını niye millet idaresi ile oluşmuş Meclis'e seçtiriyorsunuz? CHP ile Baykal'ın kastettiği kurumlar bir araya gelsin ve kendilerince uygun birini atasınlar cumhurbaşkanlığına olsun bitsin. Sayın Baykal da atanan cumhurbaşkanının yakınlarını CHP'den aday yapsın. Yapmayın lütfen, milletle alay etmeyin. Millet iradesini hiçe saymayın. Bırakın, oy kullanan iki kişiden birinin oy verdiği bir parti kimi istiyorsa onu aday yapsın. Cumhurbaşkanlığına seçilen insan göreve başladıktan sonra tarafsızlığını yitirirse, Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü ve cumhuriyet değerlerini korumazsa o zaman bizler de sizin safınızda yer alıp onu oradan indiririz. Bu millet yapar bunu. Uygulamalarını görmeden niyet okuyuculuğuna soyunarak insanları peşin hükümlerle yargılamayın.