Sayın vekillerimiz, 22 Temmuz 2007'de yapılan genel seçimlerde kavurucu yaz sıcağına aldırmadan milletimiz sandık başına giderek oyunu kullandı ve sizleri 'ülkenin sorunlarına çözüm üretesiniz' diye parlamentoya gönderdi. Hepiniz gayet iyi biliyorsunuz ki bu ülkenin en önemli sorunu terör. Terör belası, özellikle son 30 yıldır ülkemizin birinci gündem maddesi. Terör gencecik fidanlarımızı bizden alıp götürdü, götürmeye devam ediyor. Bu mücadeleye büyük ekonomik kaynaklar ayırmak zorunda kaldık. Bu sorun ekonomik kalkınmamıza darbeler vurdu. Doğu ve Güneydoğu bölgemizin kalkınmasını engelledi. Uluslararası arenada elimizi zayıflattı. Bu sorunun varlığı yüzünden birçok bölgesel fırsatları kaçırdık. İç barışımız zedelendi. Milletimizin engin sağduyusu olmasıydı, iş Türk-Kürt çatışmasına kadar gidebilirdi. Uluslararası aktörler bu sorunu bize karşı hep kullandı. Artık bu sorundan kurtulmak istiyoruz. Son 30 yılın MGK sonrası yayınlanan bildirilerinde ülkenin ilk ve en önemli sorunu olarak takdim edilen terör sorununa siz vekiller ve oluşturduğunuz yüce Meclis artık kalıcı bir çözüm bulmak durumunda. Terörle mücadele için denenmedik yol kalmadı. Artık siyasetçilerin hamaset içeren nutuklarından bıktık. Bu sorunun iç siyaset malzemesi yapılmasından usandık. Akan kan üzerinden siyaset yapmak çok alçakça bir yöntem. Lütfen artık denenmemiş yeni bir yol ve yöntem bulun. Bu mücadelenin güvenlik boyutunu TSK'ya ihale edip sorunu kenardan seyretmeyin artık. Cesur olan, elinizi taşın altına koyun ve lütfen yeni şeyler söyleyin, yeni şeyler yapın. Bu sorunun zaman içerisinde marjinal hale gelmesine sebep olacağı söylenen "Demokratik Açılım" sürecinin ön görüşmesi bugün yüce Meclis'te yapılacak. Allah aşkına, bu can yakıcı sorununun kalıcı çözüm için dağarcığınızda ne varsa ortaya koyun. Bu ülkeye ve bu millete birazcık saygınız-sevginiz varsa Meclis kürsüsüne çıkıp kavga etmeyin, birbirinizi hainlikle suçlamayın, hamasi nutuklar atmayın. Lütfen çözüm önerilerinizi gözlerimizin içine bakarak dile getirin. Milleti siyasetçiden, siyasi partilerden ve parlamentodan soğutmayın. Bu sorunu iç siyasetin üstünde tutun. Amacımız "üzüm yemek" olsun. Kışkırtmayın, süreci provoke etmeyin. Empati kurup herkesin hassasiyetini dikkate alın. Kışkırtırsanız, tahrik edersiniz, provokasyon yapmaya kalkarsanız Habur'dan Diyarbakır'a kadar şov yapan provokatörlerden ne farkınız kalır. Sabırla, soğukkanlılıkla ülkemizin bu en can yakıcı sorununun çözümü için önerilerinizi dile getirin. Hükümeti ve önerilerini bu vesile ile yerden yere vurabilirsiniz ama "siz ne öneriyorsunuz?" millet bunu bilmek istiyor. Sadece eleştirmekle kalırsanız siz de sorunun bir parçası olursunuz ve sorun siyaset hırsınızdan ötürü devam eder. Hadi gelin bu kez bizi yanıltın. Kavga etmeden, gürültü etmeden ülkenin bu can yakıcı sorununu iç siyasete alet etmeden yüce Meclis'e yakışır şekilde mütalaa edin,tartışın, çözüm önerilerinizi sıralayın. Bu önerileri hayata geçirin, biz de sizi baş tacı edelim. Ne olur bu milletin sizi Meclis'e neden seçip gönderdiğini bir kez olsun düşünün.