AK
Parti'nin İstanbul mitinginden sonra yeminli Erdoğan muhaliflerinin
morali bozuldu, canları sıkıldı. İstanbul Yenikapı'da toplanan 2 milyon
İstanbullu bunların hepsinin ayarlarını bozdu. 17 Aralık siyasi
operasyonuna bel bağlamışlardı. Hepsi küresel ortakları ile birlikte iş
birliği yapmıştı. Bu kez 'iş tamam, Erdoğan'ın bu kez işini bitireceğiz'
diye umutlanmışlardı. 'Bunlar bu kadar bu milletten habersiz mi ki'
dediğinizi duyar gibiyim. Ama emin olun bir yanda CHP, bir yanda MHP,
bir yanda Ergenekoncular, bir yanda marjinal gruplar ve hepsinden daha
aktif çalışan paralel yapı, İstanbul sermayesi ve bu sermayenin küresel
ortakları Erdoğan'ı bitirmek için kendilerince iyi bir iş birliği ve
kusursuz planlar yapmışlardı. Candaş medyada Erdoğan düşmanlığı da bu
dönem tavan yaptı. Bütün imkanlar seferber edildi. Oyun üstüne oyun
kuruldu. Ama her zaman yaptıkları gibi milletin hesabını ve Rabbimin
hesabını dikkate almamışlardı. Millet hesaplarını ve oyunlarını fark
etti. Neydi amaçları? Milletin Tayyip Erdoğan'a ve partisine duyduğu
güveni sarsmak, muhabbeti bozmak.
Bunun için operasyonu milletin en
hassas olduğu meseleler üzerinden yürüttüler. Hırsızlık, yolsuzluk ve
bölücülük kavramları üzerinden uydurdukları montaj kasetlerle, uydurma
iddianamelerle milleti etkilemeye çalıştılar. "Bunlar yolsuzluk yapıyor,
bunlar çalıyor-çırpıyor. Bu hükümet bölücülere göz yumuyor" algısını
oluşturmaya çalıştılar.
Toplumda bu algıyı oluşturmak için
başvurmadıkları yol ve yöntem kalmadı. Ama yaptıkları bir iki hata
onları ele verdi. MİT TIR'larına operasyon düzenlemeleri, T.C.
Hükümetini 'El Kaide'ye yardım ediyor' algısını oluşturmak için
yaptıkları faaliyetler, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, Bakanları
dinlediklerinin ortaya çıkması ve İsrail basını ve Neo-Conlarla aynı
dili kullanmaları, aynı iddiaların peşine düşmeleri bunları ele verdi.
Millet olup bitenin millî çıkarlarımıza aykırı olduğunu fark etti ve
Başbakan'a sahip çıktı. Onların iddialarına itibar etmedi. Yapılan
girişimler karşısında millet işi yerel seçim olmaktan çıkarıp
millî iradenin korunması noktasına taşıdı. 30 Mart'ta sandık başına
gidenler sadece belediye başkan adaylarına oy vermek için gitmeyecek.
Millî iradeye siyasi operasyon düzenleyen malum koalisyona ders vermek
ve tepki göstermek için gidecek.
Eğer AK Parti iktidarı -Allah
göstermesin- geçen yerel seçimlerde aldığı oyun altına düşerse bakın bu
şer koalisyonu Türkiye'ye neler yapacak? Siyasi istikrar ve dolayısıyla
ekonomik istikrar altüst olacak. Herkes aklını başına toplasın,
duygularımızla değil aklımızla hareket etmeliyiz. İdeoloji karın
doyurmuyor. İdeolojiye değil hizmete ve istikrara oy vermeliyiz. Bu
milletin sağduyusundan endişemiz yok. Yine sandık başında aklı ile
vicdanı ile hareket edip siyaset mühendislerini bir kez daha
şaşırtacaktır.