Dünkü yazımda siyasetçilerin bilerek veya bilmeyerek yeni anayasa paketi hakkında milleti yanlış bilgilendirdiklerini söylemiştim. Bugün bu konuyu incelemeye devam edeceğiz. Ana Muhalefet Partisi Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, "Teftiş Kurulu HSYK'ya bağlanıyor ama Adalet Bakanının izni olmadan hâkim veya savcılar soruşturulamayacak. Bu durum Bakanın yargı üzerindeki kontrolünü arttıracak" diyor. Bu iddiayı Sayın Adalet Bakanına sordum; "Yanlış, doğru değil" diye cevap verdi. Bakan Ergin "HSYK'nın ilgili dairesi, bir hâkim ve savcı hakkında teftiş yapacaksa bakandan onay gerekiyor ama bakan onay vermez ise bu duruma HSYK Genel Kurulunda itiraz hakkı var. Genel Kurul kararı ile onay verilirse bakanın yapabileceği bir şey yok" diyor. Mevcut uygulamadan daha mı kötü? Mevcut uygulamada Teftiş Kurulu Bakanın emrinde. Yeni düzenlemede bu imkân HSYK'ya devrediliyor. CHP lideri; "Bakanın ricası ile bir savcı sizi sabah beşte gözaltına alabilir, sizin telefonunuzu dinletebilir. Bu savcıyı HSYK'ya şikâyet ettiğinizde Adalet Bakanı soruşturma izni vermez, dosya kapanır" diyor. Bu iddiaya Bakan Ergin'in cevabı, "Bu iddia, ya cehaletten ya da düzenlemeyi iyi incelemeden dile getirilmiş. Öyle şey olmaz. Bakan soruşturma izni vermez ise HSYK'nın ilgili dairesi itiraz eder ve HSYK Genel Kurulu bu itirazı karara bağlar. HSYK Genel Kurulunda benim bir oyum var. Bir oyla mı soruşturma açılmasını engelleyeceğim?" tarzında oldu. Sayın Bakanla, Sayın Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri ne kadar farklı görüyorsunuz. Sayın Kılıçdaroğlu, "Danıştay'a başvuru hakkımız elimizden alınıyor. Belediye otobüs biletini 1 liradan 25 liraya çıkarırlarsa hiç kimse bir şey dur diyemeyecek" diyor. Yeni düzenlemede AYM'ye bireysel başvuru hakkı getiriliyor. Ayrıca bireyle idare arasındaki uyuşmazlıkları gidermek üzere Kamu Denetçiliği Kurumu kuruluyor. Vatandaş idarenin işlemlerinden mağdur olduğunda buralara başvuracak. Ayrıca Danıştay'a başvur, bunu kimse engellemiyor. Ancak Danıştay mevcut Anayasa'da da belirtildiği üzere yerindelik denetimi yapmayacak, ikinci bir iktidar, hükümet ve belediye meclisi gibi hareket edemeyecek. Alınan kararın mevcut yasalara uygun olup olmadığına bakacak sadece. Allah aşkına Kemal Bey neden siz seçimle işbaşına gelmiş insanlara güvenmiyorsunuz? Siz de seçimle gelmiş bir insansınız. Bir Danıştay üyesi kadar adil olamayacak mısınız? Belediye otobüs bilet fiyatını belirlemek Danıştay'ın işi midir? O fiyatı belirleyenler seçimle belediye meclisine gelmiş insanlar. Bilet ücretini 1 liradan 25 liraya çıkaran belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri 5 yıl sonra halka hesap verecekler, oy isteyecekler. Halk onlara ne yapar? Danıştay üyesinin hesap verdiği bir yer var mı? "300 üyeli belediye meclisi yanlış karar verir ama 7-8 Danıştay üyesi doğru karar verir" mantığı sağlıklı mı? Danıştay'ın durdurduğu Telekom özelleştirmesinden devletin kaybı 20 milyar dolar. Seçilmiş bir siyasetçinin kararı böyle bir kayba neden olsaydı halk onu sandığa gömmez miydi? O kararı alan Danıştay üyeleri kimseye hesap verdiler mi? Sayın Kılıçdaroğlu Meclise, seçilmişlere ve ayrıca sayıları 12 bin civarındaki hakim ve savcıya güvenmiyor. 350 Yargıtay ve Danıştay üyesine güveniyor. Bu bir siyasetçi için hoş bir durum değil. Ya da Yüksek Yargıyı kendi anlayışının arka bahçesi gibi algılamasından kaynaklanan bir durum. "Yargı siyasallaşacak, iktidarın kontrolüne girecek, kuvvetler ayrılığı prensibi çiğneniyor" gibi eleştirileri yapanlara tavsiyem, bu iddiaları dile getirmeden önce AYM'nin Anayasa paketi ile ilgili gerekçeli kararını okumalarıdır. AYM, kararında bu iddiaların yanlış olduğunu, değişikliğin hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini ortadan kaldırmadığını detaylı bir şekilde açıklıyor. Hani Yüce Mahkemenin kararına saygılı olacaktık?