Değerli okuyucularım;
Yaklaşık yedi yıldır bu köşeden sizlere sesleniyorum. Bugüne kadar bu köşeyi ülkemizdeki siyasi- ekonomik ve sosyal gelişmeleri sizlerle paylaşmak maksadıyla kullandım. Köşemin bana değil okuyucuya ait olduğunu biliyorum. Bu nedenle, bugüne kadar bu köşeyi, şahsi çıkarlarım, bireysel sorunlarım ve birileri ile olan çekişmelerim için kullanmamaya özen gösterdim. Ancak izninizle bugün sizden özür dileyerek bu kuralı bozacağım.
Aslında kimse ile kavgası, gürültüsü, sorunu olan bir insan değilim. Ancak Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Sayın Sabahattin Önkibar kendi köşesinde şahsımla ilgili onlarca yazı yazdı. Bu yazılarında şahsıma, aslı - astarı olmayan birçok iftira attı. Okuyucuya saygım gereği köşemi kendisine cevap verip şahsi meselem için kullanmak istemedim. İleri sürdüğü iddia ve iftiraları yalanlayan resmi belgeleri kamu kurumlarından temin edip, kendisine avukatım aracılığıyla hem tazminat hem de ceza davası açtım. Her iki konu da hâlâ yargılama aşamasında.
Sayın Önkibar'ın şahsımla ilgili problemi nedir, bilmiyorum. Geçtiğimiz günlerde yine köşesinde gazetecilik nezahatıyla bağdaşmayan gerçeğe aykırı anlatımlarla şahsıma saldırmış. Beni ne zaman sayın Cumhurbaşkanının, sayın Başbakanın uçağında görse veya sayın başbakanı ne zaman te-levizyon programımda konuk etsem dayanamayıp saldırıyor.
Yaşını başını almış, şahsımdan hiçbir kötülük görmemiş bir gazetecinin bir kelimesi bile doğru olmayan iddialarla birine saldırmasını anlamakta zorlanıyorum. Yeni yazısı ve yakıştırmaları ile ilgili en kısa zamanda yargıya başvuracağım.
En bariz iddiası, hem gazetecilik hem de müteahhitlik yaptığıma ilişkin bir iddia. Ben müteahhitlik yapmıyorum, çocuklarım inşaat işleri yapıyorlar. Karanlık bir işleri yok. Her inşaat firması gibi açık, şeffaf bir biçimde yasalara uygun olarak, vergilerini de son kuruşuna kadar vererek, şeref ve namusları ile tertemiz işler yapıyorlar. Firmada herhangi bir hissem yok. Geçmişte vardı devrettim. Firma ile herhangi bir hukuki bağım olmadığını gösteren resmi belge mahkeme dosyasında mevcut. Ancak bir baba olarak çocuklarıma yardım ediyorum, yol gösteriyorum, boş vakitlerimde kendilerine aklımın yettiği ölçüde katkı veriyorum. Gazeteci kimliğimi ve nüfuzumu kullanarak iş takibi yapmıyorum. Belediyelere müteahhit ve taşeron götürerek onlara temin ettiğim işlerden yüzde almıyorum. Arsa sahiplerinin imar işlerini belediyelerden hallederek, gelir temin etmiyorum. Bu işler için etkili olabilecek gazeteci arkadaşlarıma rant paylaşımı teklif etmiyorum. Her babanın yaptığı gibi hukuki ve ahlaki sınırlar içerisinde çocuklarıma yardım ediyorum, etmeye de devam edeceğim.
Sayın Önkibar mahkemeye intikal eden önceki yazılarında benim 6 ay askeri cezaevinde yattığımı iddia etmiş, Genelkurmay Başkanlığından bu iddiayı kelimesi kelimesine yalanlayan yazılar alınarak mahkeme dosyalarına konulmuştu. Bu resmi belgelere rağmen Önkibar yeni yazısında aynı iddiaları bir kez daha yakıştırmaktadır.
2 Temmuz 2009'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca talebim üzerine verilen belgede, "Yapılan inceleme neticesinde; 19 Şubat 1999 tarihinde isteğiniz üzerine emekliye ayrıldığınız tespit edilmiştir. Herhangi bir askeri mahkemede yargılandığınıza ve askeri cezaevinde hapiste kaldığınıza dair bilgi ve belgeye rastlanmamıştır" açıklamalarının yer aldığı ve bu belge mahkeme dosyasında olduğu halde, tamamen art niyetle benim 6 ay askeri cezaevinde yattığımı ve ordudan ayrılma gerekçemin meçhul olduğunu yazabilmektedir. Art niyetli olmayan ve birazcık da beyni çalışan bir insan 6 ay cezaevinde yatan ve ordudan atılan bir gazetecinin Genelkurmay'da akredite olamayacağını bilir.
Benim, İhlas Grubu Medya Temsilciliği'ne AK Parti iktidarı ile birlikte bir AK Partili'nin tavassutu ile geldiğimi iddia ediyor. Ben bu göreve Eylül 2001'de başladım. 20 Kasım 2001'de de "görevlendirme" yazım çıktı. O tarihlerdeki Türkiye Gazetesi'nde haber oldu. Bunu kendisi de gayet iyi biliyor. O tarihte AK Parti iktidarda mıydı? Allah akıl fikir versin.
Sayın Önkibar çok zengin biri olduğumu, Batıkent'te, Çukurambar'da arsalarım olduğunu iddia ediyor. Buralarda 1 metrekare bile arsam olmadığını Tapu Sicil Müdürlükleri'nden aldığım belgelerle kanıtladım. Bu resmi belgeler mahkeme dosyasında var. Fakir değilim ama çok zengin de değilim. Ama gönlüm çok zengin. Çalışanlarımın maaşlarına, harcırahlarına tenezzül etmeyecek kadar durumum iyi. İddia ettiğinin tam tersine hayatım boyunca bir haciz evrakı almadım. Karı- koca çift maaşlı olarak çalıştık.
Bugüne kadar çoğu gazeteci olan meslektaşlarımdan ve dostlarımdan yüzlerce mail ve mektup aldım. Tarzınız farklı olsaydı bunlardan kocaman bir kitap çıkardı, hem de iddialısından. Ama ben hiçbiri ile ilgilenmedim. Ben işime bakıyorum. Çamur at izi kalsın mantığı benim tarzım değil. Kimseye de bu yöntemi tavsiye etmem. Çünkü gün gelir kendi silahı ile kendini vurur insan.
Sayın Önkibar, iddialarının asılsız olduğunu ispatlayan resmi belgelere mahkeme dosyasından bakma ihtiyacı duymamış olabilir. İadeli taahhütlü olarak kendisine gönderiyorum. O belgelerin tamamını incelediğinde varsa vicdanı sızlayacak. Vicdanı yoksa hukuka gitmekten ve geri plandaki doğruları gün ışığına çıkarmaktan başka çare yok.