Ankara, Orta Doğu barışına katkı sağlayabilecek önemli bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Orta Doğu barışı için 26 Kasım'da ABD'nin öncülüğünde gerçekleştirilecek olan Annapolis toplantısından önce İsrail Cumhurbaşkanı ile Filistin Devlet Başkanını bir araya getiren Sayın Cumhurbaşkanı Gül'ü, Başbakan Erdoğan'ı ve TOBB Başkanını bu önemli başarıdan ötürü kutluyorum. Orta Doğu ile ilgili gelişmelerde, Türkiye'yi denklemin dışında tutmaya çalışan bazı aktörlere önemli bir mesaj verilmiştir. Demokrasi ve insan hakları ideallerini benimsemiş, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış tek Müslüman ülke olan Türkiye, hem Batıyı ve ABD'yi hem de Orta Doğu'daki ülkeleri en iyi anlayabilecek tek ülkedir. Hem Müslüman kimliğimiz hem de dünyanın ortak değerlerini benimsemiş olmamız bizi adil ve güvenilir kılıyor. Orta Doğu ülkeleri ile İsrail arasında bir türlü oluşturulamayan güven ilişkisine Türkiye, ciddi katkılar sağlayacaktır. Ülkemiz bir taraftan terörle mücadelesini kararlılıkla sürdürürken, diğer taraftan da dünya barışına katkı vermek için çaba sarf ediyor. Son bir haftaya baktığımızda dünyanın Ankara'ya ilgisi insanı umutlandırıyor. Hafta başında Suudi Kralı Ankara'yı ziyaret etti. Hemen ardından İsrail ve Filistin liderleri Ankara'da buluşturuldu. Gürcistan Başbakanı dün Ankara'daydı. Bugün Sayın Başbakan Prag'ı ziyaret ediyor. Sayın Başbakan ara vermeksizin cumartesi Azerbaycan'da Türk Dünyası Kurultayına katılacak. Pazar günü de Yunanistan Başbakanı ile bir araya gelerek Türkiye-Yunanistan Doğalgaz boru hattının açılışını yapacak. Bu arada terörle mücadele alanında her türlü diplomatik, siyasi ve askeri girişim devam ediyor. İşte size bir haftanın mesaisi, her davranışlarını mercek altına aldığımız ve acımasızca eleştirdiğimiz iki devlet adamının bir haftalık faaliyeti. İki yakın arkadaş, iki iyi dost. Biri devletin başında, diğeri hükümetin başında. Gecelerini gündüzlerine katarak ülkelerine hizmet ediyorlar. Tüm belden aşağı vurmalara, tüm engellemelere ve tüm Bizans oyunlarına rağmen bu vatansever ikili, beş yıldır bu ülkeye, önemli hizmetlerde bulundular. Şu bir haftalık mesai de gösteriyor ki, bundan sonra daha da güzel hizmetler verecekler. Allah yardımcıları olsun, yolları açık olsun. Milletin gücünün, iradesinin ve dualarının arkalarında olduğunu bilip, bu ülkeye hizmet etmeye devam etsinler. Tekrar konumuza dönelim. Orta Doğu kaynaklı radikal terörü besleyen en önemli damar, Filistinlilerin yıllara dayanan dramıdır. Bu dram bitmeden Orta Doğu'da terör asla bitmez. İsrail ve Filistin Devletinin güvenliğini garanti altına alacak adil bir barış yapılabilirse şiddet, öfke ve teröre ciddi bir darbe vurulmuş olur. Hem İsrail, hem de Filistin, Suriye ve İran'la konuşabilen tek ülke Türkiye'dir. Bu özelliği nedeniyle Türkiye'yi Orta Doğu denkleminin dışında tutan her girişim başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Türkiye'nin Suriye ve İran'la teması kesmemesi, görüşmelere bu iki ülkeyi dahil etmeye çalışması, ABD ve İsrail tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Türkiye'nin hedefi, bu coğrafyada kalıcı barışı sağlamaktır. Kalıcı barışın sağlanması için tüm tarafların masada olması, masada kalması ve diplomatik kanalların açık olması gerekir. Türkiye'nin yapmaya çalıştığı budur. Birilerini dışlayarak kalıcı barışı sağlayamazsınız. Yoksa Türkiye'nin herhangi bir ülkeyi, diğerine tercih ettiği doğru değildir. Orta Doğu Konferansına Türkiye'nin davet edilmiş olması barış şansını artıracaktır.