Dünkü Radikal Gazetesi'nde "Ürperten İddialar" başlığını taşıyan bir haber vardı. Haber şöyle; "Son Ergenekon operasyonunda gözaltına alınanlardan elde edilen belgeler arasında 'Aşamalı darbe planları'nın çıktığı öne sürüldü. Buna göre plan şöyle; çoğu itirafçı bir grup terör eylemleri yapacak, önemli kişileri öldürecek. İş birliği yapılan medya yeni parti gerektiğini yazacak. Sürekli propaganda yapılacak. 6 Temmuz 2008'de 40 ilde büyük eylemler olacak, halk-polis çatıştırılacak. Amaç: Darbe ortamının sağlanabilmesi." Ergenekon soruşturmasının davası açıldığında bu iddiaların ne kadar doğru olup-olmadığını göreceğiz. Ama doğru ise korkunç bir durum. "Bizde böyle bir şey asla olmaz" diyemiyoruz. Çünkü geçmişteki sicilimiz çok da düzgün değil. Bir taraftan iktidar partisine yönelik kapatma davasının siyasi alanda oluşturduğu siyasi belirsizliğin sebep olduğu istikrarsızlık, ekonominin kötüye gidişi, diğer taraftan yaklaşık bir yıldır devam eden Ergenekon soruşturmasının bazı kesimlerde oluşturduğu tedirginlik insanlarımızı umutsuzluğa, moral bozukluğuna itmiş durumda. 22 Temmuz seçimlerinde toplumdan ciddi bir destek alarak ikinci kez güçlü bir şekilde iktidara gelen AK Parti'nin iktidarını hazmedemeyen, iktidarın muktedir olmasını engellemek isteyen, Sayın Gül'ün demokratik yollardan cumhurbaşkanı olmasını hazmedemeyen çevrelerin bu noktaya gelmemizde büyük katkısı var. AK Parti'yi demokratik yollardan hukuk dışına çıkmadan engellemek dururken ve bu mümkünken, yasa dışı yollara tevessül etmek, antidemokratik yolları mubah görmek kimsenin tasvip edebileceği, savunabileceği bir yöntem olamaz. Gözaltına alınma biçimini eleştirebiliriz. Arama ve gözaltına alma biçimi üzerinde Meclis'in ve Adalet Bakanlığı'nın daha çağdaş bir düzenleme yapmasını talep edebiliriz. Gözaltına alınanlar için adil bir yargılama isteyebiliriz. Ama iddianame açıklanmadan ve deliller görülmeden ne kimseyi peşinen suçlu ilan edebiliriz, ne de bu soruşturmayı AK Parti'nin kapatılma davasının bir rövanşı olarak takdim edebiliriz. Bu durum işi hafife almak olur. Soruşturma; "Hükümetle Meclisi antidemokratik yollarla devre dışı bırakmak isteyen bir cephenin hukuk önünde hesap vermesini mi, yoksa iktidara sert muhalefet yönelten bir blokun tasfiyesini mi hedefliyor?" Dava açılınca hep birlikte göreceğiz. Biraz sabır. Tartışmaların ve soruşturmanın ideolojik bir zihniyetle yapılması bizlere zarar verir. Tartışma üslubunu gözden geçirmemiz gerekiyor. Demokratik, laik Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri, İslam dini bu toplumun ortak değerleridir. Bu toplumun yüzde 95'i bu değerlere saygı duyuyor. Ama gelin görün ki, biz her tartışmamızı bu değerlerin arkasına saklanarak yapıyoruz. "Demokrasiden yana olduğum için sorgulanıyorum, Atatürkçü olduğum için sorgulanıyorum, laik cumhuriyetten yana olduğum için gözaltına alındım"... Yapmayın Allah aşkına! Toplumsal ortak değerlerimizi kalkan yapmayın, o değerlerin arkasına saklanmayın. Ayrıca askeri gündelik siyasetin kör kuyusuna ve müdahale ortamına çekme hesabı yapanlar bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyorlar. Asker soğukkanlı, sağduyulu hareket edilmesi çağrısı yaparken bazı siyasetçiler yangına benzin döküyor.