Oyalayıcı müzakerede son raunt!..

A -
A +

Türkiye ve KKTC, problemin çözülmesi konusunda üzerine düşeni yaptı. Yapmaya da devam ediyor. Aynı yaklaşımı Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi maalesef göstermedi. Şayet onlar da Başbakan Erdoğan'ın tabiri ile "kazan-kazan" formülünü benimsemiş olsaydı; yaklaşık bir asırlık Kıbrıs muamması çözülebilecekti. Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin "çözümden yana görün, ama çözüme yanaşma" tarzındaki oyalayıcı ve takıyyeci müzakere mantığı ümitlerimizin azalmasına sebep olmaktadır. Kıbrıs konusunda İsviçre'de varılacak anlaşmanın, AB birincil hukuku garantisi altına alınması konusuna, Yunanistan'ın itirazı iki yüzlülüğün ta kendisidir. Türkiye'nin ve KKTC'nin tüm iyi niyetleri İsviçre'de de devam edecektir. Ancak bu görüşmelerin "son raunt" olmamasını diliyoruz. Karşı taraf, Avrupa Birliğine girmenin verdiği zafer sarhoşluğu ile görüşmeleri tıkarsa, işte o zaman; Dışışleri Bakanı Gül'ün işaret ettiği tehlike çanları çalıyor demektir. Kıbrıs'ın Kosova olmamasını diliyoruz. Kopenhag Kriterleri içinde yer almamasına rağmen, Türkiye'nin AB'ye girişinin önündeki en büyük engel yine Kıbrıs problemidir. 1 Mayıs tarihinde Rum kesiminin AB'ye girmesi ile birlikte Türkiye-AB ilişkilerinde yeni sıkıntılar doğabilir. Kıbrıs; Avrupa, Afrika ve Asya kıt'alarının düğüm noktasıdır. Kıbrıs; dünyanın en büyük medeniyetlerine sahil olmuş Akdeniz'in doğu kapısıdır. Kıbrıs; Süveyş Kanalı sebebi ile Güney Doğu Asya ve Batı Afrika'nın Avrupa'ya giriş kapısıdır. En önemlisi, Orta Doğuya hakim bir coğrafyadadır. "Büyük Orta Doğu" projesinde Kıbrıs'ın çok önemli bir rolü olacaktır. Bunun için süper güçler, Kıbrıs'ta her zaman bulunmak isteyeceklerdir. Türkiye AB hedefinden vazgeçmeden Kıbrıs'ta bulunmanın formülünü bulmak zorundadır. ABD, İsrail, terör ve çifte standart... Filistin lideri Yasin'e yapılan suikast sonrası, Orta Doğu'da şiddetin tırmanacağını herkes kolaylıkla tahmin edebilir. Herkesin kolayca yapabileceği bu tahmini, İsrail'in görmemiş olması mantığımıza ters düşmektedir. Terörü önlemenin yolu bu olmadığına göre; İsrail bu tırmanıştan ne kazanacaktır? Niçin böyle bir eylem yapmıştır bunu iyi okumak gerekir!. Bu eylemde zamanlama çok önemli. ABD askeri kuvvetlerinin bölgede fiilen varlığı, İsrail'e bu tür eylemleri yapma cesaretini vermektedir. ABD'nin birkaç ay önce "Büyük Orta Doğu" projesini telaffuz etmesi ile Orta Doğu'da yeni bir sürecin başladığını biliyoruz. İsrail bu projedeki rolünü oynamaya başlamıştır. ABD'nin, İsrail'in bu eyleminden sonra verdiği cılız açıklama ve terör listesinde yer alan PKK/KADEK örgütlerine karşı, Türkiye'nin ısrarlı taleplerine rağmen kayıtsız kalışı, terörle mücadele konusunda inandırıcılığını kaybetmesine sebep olmuştur. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığı ile "Düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığı terör konusunda geçerli değildir. Teröre karşı uluslararası bir tavır konulmalıdır. Başta ABD ve İsrail, terör konusunda çifte standarttan kurtulmalıdır. Ümit ediyorum, ABD Bush yönetiminden sonra bu yanlıştan kurtulacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.