Türkiye hem tek parti döneminde, hem de ihtilallerin öncesinde ve sonrasında büyük acılar yaşadı. İnkar, asimilasyon ve tek tip insan oluşturma hedefi ile bu millete büyük eziyetler edildi. Son 11 yıldır atılan adımlarla herkesin kendi kültür ve dili ile, kendi ismi ile kabul göreceği bir döneme giriyoruz. Herkes kendi değerleri ve kültürüyle makbul olacak.
Bu coğrafyada var olan tüm etnik ve dinsel kimliklere eşitlik-eşit vatandaşlık ilkesi temelinde tüm hakları iade edilecek.
11 yılda Türkiye'nin geldiği noktayı ve bu hükümetin ortaya koyduğu performansı kimse inkar edemez. Demokratikleşme adımları normalleşme dönemlerinde daha hızlı atılabiliyor. Çözüm süreci normalleşmeyi hızlandırdı. Kanın akmadığı-silahların sustuğu bir ortamda reform yapmak ve bu reformları kabullendirmek daha kolay.
Sayın Başbakan'ın bugün açıklayacağı demokratikleşme paketi ile Türkiye'nin demokrasi standartları biraz daha yükselecek, bu reformlar Türkiye'yi biraz daha ileriye taşıyacak. Bu adımla AK Parti reformcu kimliğine tekrar kavuşacak. Söz konusu paket 11 yıldır yaşanan sessiz devrimin devamı olacak. Ama son paket olmayacak. Daha çok geçen yıl 30 Eylül'de AK Parti Kongresi'nde açıklanan hedefleri içeren bir paket olacak. Ana dilde eğitimin özel okullarda yapılmasından, seçim sistemine, jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasından, kamuda başörtüsü serbestliğine kadar bir dizi reform var paketin içinde.
Salı günü Meclis açılıyor. Yılbaşına kadar paketteki konular yasalaşır. Muhalefet partileri bugün Başbakan demokratikleşme paketini açıkladıktan sonra 'acaba ne tepki verecekler'diye merak etmiyorum. Çünkü Türk siyasetinde muhalif olmak demek 'doğru-yanlış her şeye karşı çıkmak demek' olduğunu biliyoruz hepimiz.
MHP, "Ülke bölünüyor, bölücü başı ile pazarlık yaptılar, terörist başının istekleri bunlar" diyecek. CHP, "Haberimiz yok, bize sormadan hazırladılar. Erdoğan'ın hazırladığı her şey kötüdür. Diktatörden demokrasi paketi çıkmaz. Masanın bir ucunda Öcalan bir ucunda Erdoğan var" diyecek. BDP, "Dağ fare doğurdu. Çok eksikler var" diyecek. CHP ve MHP paketi PKK'ya verilen bir taviz olarak itibarsızlaştırmaya çalışacak. BDP ise "Hemen olsun-hepsi birden olsun, şu eksik-bu eksik" diyecek. Aslında bu 'hiçbir şey olmasın' demenin ustaca bir yolu.
Yapılması gereken değişimi sonuna kadar desteklemek varsa da yapıcı eleştiriyi yapmaktır. Ama reformları engellemeye çalışmak, Erdoğan nefreti ile körleşip atılmak istenen adımları itibarsızlaştırmaya çalışmak yanlıştır.
Ankara'da yoğun bir haftaya giriyoruz. Bugün Sayın Başbakan demokratikleşme paketini açıklayacak. 1 Ekim'de Meclis açılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı'nın Mecliste yapacağı konuşma, son açılış konuşması. Vereceği mesajları herkes merak ediyor doğrusu. Mehmet Haberal yemin edecek. Suriye tezkeresi bu hafta görüşülecek. Tam gün yasası bayramdan önce bitirilmek isteniyor. Yoğun bir gündem ile yeni yasama yılı açılıyor.
Hayırlı hizmetlere vesile olur inşallah.