PKK-KADEK Kuzey Irak'ta nasıl barınabiliyor (2)

A -
A +

Yazımızın dün kaleme aldığımız ilk bölümünde Topluma Kazandırma Yasasının tam olarak anlatılamadığına dikkat çekerek ABD'nin Irak konusunda Türkiye'ye samimi davranıp davranmadığı üzerinde durmuştuk. Bugün de kaldığımız yerden görüş, öneri ve eleştirilerimizi aktarmaya devam edeceğiz. Kişisel olarak Türkiye ile Amerika'nın iyi birer dost ve müttefik olmasından yanayım. 40 yıllık Türk-Amerikan dostluğunun bozulmasını değil daha da gelişmesini arzu ederim. Ancak son 1 yıldır bu 'tek taraflı' karşılıksız bir aşka dönüşmeye başladı. Ülkeler arasındaki dostluk karşılıklı menfaatlerin korunmasından geçer. ABD, kilometrelerce uzaklıktan gelip, "Benim güvenliğimi tehdit ediyor" diye Irak'ı işgal ediyor. Bu müdahaleye karşı çıkan Dünya kamuoyuna da, "Ben ülkemin güvenliğini BM'ye veya başka bir ülkeye ihale edemem" diyor. Şu anda Irak'ta hakim otorite ABD. Irak şu an ABD toprağından farksız. Kuralları o koyuyor, yönetimi o belirliyor, atamaları o yapıyor. Ondan habersiz kuş uçmuyor. Türk kamuoyu ABD'ye soruyor, "Bizim hemen sınırımızın dibinde ülkemizin güvenliğini tehdit eden bir kısmı BM mülteci kampında, bir kısmı Kandil Dağlarında 10 bin civarında, 5 bini silahlı PKK-KADEK militanı varlığını sürdürüyor. Irak'a girdiğiniz hafta diğer terör örgütlerini operasyonlar düzenleyerek etkisiz hale getirdiniz de; terör örgütleri listesine dahil ettiğiniz PKK-KADEK terör örgütüne karşı aylardır neden en ufak bir girişimde bulunmadınız? Irak'ta kontrol sizde olduğuna göre bu 5 bin silahlı militanın yiyeceği, içeceği ve cephanesi nereden geliyor? İran kendi bölgesinde bunlara karşı operasyonlar yaptı. Kandil Dağına giden ikmal yolları sizin ve yeni dostlarınız KDP'nin kontrolünde olduğuna göre bunların burada barınmasına neden göz yumuyorsunuz? Bu terör örgütünü Türkiye'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanmak için mi himaye ediyorsunuz? Bu tavrınız dostluğa sığar mı? Elinizdeki elektronik imkanlarla her hareketlerini izleyebildiğiniz bu terör grubunu ne zamana kadar kullanacaksınız?" Bu soruları çoğaltmak mümkün... ABD ile PKK-KADEK örgütü arasında bir görüşme trafiğinin olduğu ve çok sık temas kurulduğunu tüm istihbarat birimleri biliyor. Edindiğimiz bilgilere göre ABD'li yetkililer PKK-KADEK örgütüne "Sakın silahlı saldırılarda bulunmayın. Eğer silahlı eylemlere başlarsanız biz, sizi savunamayız ve burada tutamayız. Çabanızı Türkiye'de siyasallaşmaya harcayın. Biz sizin siyasallaşmanız için her türlü desteği veririz. Bakınız Topluma Kazandırma Yasası çıktı. Sizin siyasallaşmanızın önündeki diğer engellerin de kalkmasını sağlayacağız" şeklinde telkinlerde bulunuyormuş. Yarın, birgün ABD "PKK'lılar için genel bir af çıkarın" derse şaşırmayalım. ABD'nin amacı PKK-KADEK'in ülkemizde bir siyasi parti haline gelmesini sağlamak herhalde. PKK-KADEK'in çoğu stratejisini ABD'nin isteklerine göre belirlediği ortada. Bir hafta önce terörist Osman Öcalan KADEK'in tek taraflı ilan ettiği ateşkese son verdiğini açıklıyor. Bir hafta sonra da ABD'liler ikaz ediyor ve ateşkesi 3 ay daha uzattıklarını açıklıyor: Anlaşılıyor ki ABD istemeden KADEK'in bir mermi atması bile mümkün değil. Türkiye kendi güvenliğini yakından tehdit eden bu terör örgütünün Kuzey Irak'ta barındığı yerlere müdahale edip güvenliğini sağlamak istediğinde; müttefikimiz ABD, "Aman siz Kuzey Irak'a girmeyin burada artık ben varım. Ben gereğini yapacağım. Irak sınırları içinde hiçbir terör örgütünün barınmasına ve faaliyet göstermesine izin vermeyeceğiz" diyor. ABD bu sözü Irak'a müdahale etmeyi planlamaya başladığı günden bu yana Türkiye'ye söylüyor. Ama bu konuda samimi, elle tutulur-gözle görünür hiçbir adım atmıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.