PKK'nın Çukurca'ya yaptığı hain saldırının ardından güvenlik güçlerimiz uluslararası hukukun verdiği hakları kullanarak sıcak takibe başladılar. TSK yaklaşık 22 taburla sıcak takibi sınır ötesi operasyona dönüştürdü. 22 tabur yaklaşık 10-12 bin kişilik bir kuvvet demek. Birliklerin bir kısmı mekanize birlik. Anlaşıldığı kadarıyla teröristlerin kaçış yollarını tıkamak için uçarbirlik harekâtı ile arkalarına da komanda birlikleri ve özel kuvvet birlikleri indirilmiş durumda. Hem ABD'den hem AB'den gelen mesajlar olumlu. Kuzey Irak yerel yönetimi PKK'nın bölgedeki varlığının kendi geleceklerini tehdit ettiğini anlamış durumda. PKK'nın bölgeyi terk etmesini istiyor. Başbakan Peşmergelerin sınır ötesi harekâta destek vermesini talep ediyor. Türkiye daha önce de sınır ötesi operasyonlar yaptı. Ama bu operasyonlar çözüm olmadı. Şu anda icra edilen operasyonun hedeflerini bilmiyoruz. Ama eskisi gibi bölgeye girip üç gün sonra geri döneceksek bunun bir faydası olmaz. Kuzey Irak Yerel Yönetiminin, Irak Merkezî Hükümetinin ve İran'ın da desteği alınmalı. Bölgede imkân varsa en azından aralık sonuna kadar kalınmalı. PKK kampları ve bölge didik-didik aranmalı. Peşmergelerle birlikte bölgedeki köyler, yerleşim birimleri kontrol edilmeli. Militanların şehirlere inmesi önlenmeli. Kontrol noktaları oluşturulmalı. Yurt içinde tüm güvenlik güçleri alarma geçirilmeli, savunma pozisyonundan taarruz pozisyonuna geçilmeli. Cumhuriyet savcıları ve güvenlik güçleri KCK'lıların illegal faaliyetlerini mercek altına almalı. Sınır ötesi operasyona dikkatlerin yöneldiği bir anda örgütün yurt içinde hiç beklenmeyen yerlerde eylem koyabileceği unutulmamalı. Ama unutmayalım ki bu işin çözümü silahla olmayacaktır. Bu sorunu Meclis çözecektir. Kürt kökenli vatandaşlarımızın demokratik hak ve özgürlüklerini eksiksiz olarak sağlamalıyız. Bu sorunları, istismar eden örgütün eli boş kalmalı, maskesini yırtmalıyız. Reformlarla, yeni Anayasa ile bu sorunları çözmeliyiz. Peki o zaman bu hainler silah bırakır mı? Hayır bırakmaz, onların derdi Kürtler değil. Onlar devlet eliyle Güneydoğu'nun altın tepsi içinde kendilerine sunulmasını istiyorlar. PKK barıştan bölgenin meşru siyasi ve silahlı gücü olmayı anlıyor. Terörün panzehiri demokrasidir. Bu adımları cesaretle atarsak örgüt çıplak kalacak, takke düşüp kel görünecek. Örgüt bölge insanından destek alamayacak ve marjinal hale gelecek. Askerî seçeneğin, silahın Kürt sorununun halledilmesi için çözüm olmadığına Kürtler de, Türkler de ve hatta devlet de inandı. Ama PKK inanmadı, inanmak istemiyor. Terör örgütü 'devrimci halk savaşı' adı altında yeni bir strateji yürütüyor. Bu strateji ile bir Türk-Kürt savaşını hedefliyor. Ülkeyi 90'lı yıllara çevirmek istiyor. Akıllı savcıların basiretli takibi ile KCK yapılanmasının deşifre olması örgütün planını bozdu. PKK, KCK aracılığı ile Güneydoğu illerinde "Arap Baharı" benzeri halk isyanları çıkarmak istiyordu. Bunda başarılı olamadı. Örgüt şehirlerde arzu ettiği halk hareketlerini sağlayamayınca tekrar kırsala yöneldi. Bireysel küçük çaplı saldırılardan aynı anda çoklu saldırı yöntemine geçildi. PKK uluslararası düzeyde kullanılan bir taşeron haline geldi. Orta Doğu'daki son gelişmelere baktığımızda bazı ülkelerin PKK üzerinden Türkiye'yi zora sokma arayışına girdiklerini görüyoruz. Mavi Marmara gemisinin yola çıkmasıyla PKK'nın İskenderun saldırısı eş zamanlıdır. İsrail'in cezaevinden bıraktığı Hamas üyelerinin Türkiye'ye gelmesiyle Çukurca olayı eş zamanlıdır. PKK içindeki Suriyeli teröristlerin eylemlerde ön plana çıkmaya başlaması dikkat çekicidir. Referandum günü Dağlıca saldırısının gerçekleşmesi gibi yeni anayasa komisyonunun ilk toplantısının olduğu gün Çukurca saldırısı meydana gelmiştir. Bu saldırı yeni anayasa ve demokratikleşme sürecini sabote eden ve bu çalışmalara katılan BDP'nin siyaset alanını yok eden bir saldırı. Artık herkes biliyor, PKK Kürtler adına cinayet işlemiyor. Türkiye ile hesabı olanlar adına bu cinayetleri işleyen kiralık bir katil. Bazı ülkeler bize, 'Benimle uğraşacağına kendi sorununla boğuş' mesajı veriyor. Soğukkanlılığımızı koruyup bu kanlı saldırının sebeplerini analiz edelim. Neden bu kadar kayıp verdiğimizi sorgulayalım. Ama birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi muhafaza edelim.