CHP lideri Deniz Baykal, "CHP, cumhurbaşkanlığı seçiminin krize dönüşmesini engelledi" demiş. Bu kadarına da pes doğrusu. Son iki yıldır neredeyse her gün "rejim tehlikede, laiklik tehlikede, cumhuriyet elden gidiyor" söylemleri ile halkta korku ve kaygı uyandıran ve yabancıların "iki Türkiye oluştu" tespitlerinde olduğu gibi İzmir-Erzurum meydanlarının psikolojik altyapısını hazırlayan Baykal değil mi? Milleti kutuplaştıran-geren Baykal'ın siyaset üslubu ve söylemleri değil mi? GENAR'ın yaptığı kamuoyu araştırmasında halkın yüzde 40'ı temel sorun olarak işsizliği işaret ederken yüzde 19'unun gündeminin ekonomi olduğu ortaya çıkıyor. Mitinglerde sokaklara dökülen insanlarda bireysel yaşam tarzına ilişkin korku ve kaygıları AK Parti iktidarının uygulamaları mı oluşturdu, yoksa Sayın Baykal'ın ve bir takım siyaset mühendislerinin 1,5 yılı aşkın topluma pompaladıkları korku ve endişe-kaygı söylemleri mi sebep oldu. Yine GENAR'ın yaptığı araştırmada, 4,5 yıllık AK Parti iktidarında bireysel yaşam tarzına müdahale olmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 90,5. Birçok solcu arkadaşım var. Onlara samimiyetle soruyorum, AK Parti 4,5 yıllık uygulamalarında cumhuriyet değerlerini-laikliği ve modern yaşam biçimini tehdit edecek hangi somut adımları attı? Emin olun solcu arkadaşlarımın yüzde doksanı, iktidarın böyle bir uygulamasını görmediklerini belirtiyorlar. Ancak yüzde onluk bir kesim niyet okumadan öteye gitmeyen bir tarz içinde, iktidarın değil ama, AK Parti'nin azınlıkta olsa da bazı üyelerinin eylem ve söylemlerini örnek gösteriyorlar. Ama hiç kimse hükümetin ve sayın Başbakanın uygulamalarında bu ortak değerlerimizi törpüleyecek net-açık bir icraatından söz edemiyor. Miting kürsüsünde kimler vardı? Cumhuriyet mitinglerine ortak değerlerimizi korumak adına katılanlara kimse bir şey söyleyemez. Bu değerler hepimiz için ortaktır. Ancak bu mitinglerde kürsülerde yer alan, düzenlemede öncülük edenlerle ilgili bir araştırma yapılmasını öneriyorum. Katılanları tenzih ederim ama organize edenlerin bir kısmı ile bazı siyasetçiler, laiklik ve cumhuriyet gibi ortak paydalarımızı kendi siyasi emellerine alet etmişlerdir. Dini siyaset malzemesi yapmak isteyenlere nasıl tepki veriyorsak laikliği siyasete alet edenlere de aynı tepkiyi vermeliyiz. Bölücübaşı Öcalan'ın posteri önünde konser veren şarkıcıdan tutun da, profesörlük ve doçentlik tezi çalıntı çıkan öğretim üyelerine, bir zamanların azılı komünistlerine-rejim düşmanlarına kadar herkes miting kürsülerinde yer aldı. Rejimle ilgili samimi korkusu olanların korkularını AK Parti gidermek durumundadır. Sayın Erdoğan ve ekibinin demokrasiden, özgürlüklerden ve değişimden yana olduklarını biliyorum. Ama bizim bilmemiz yetmiyor. Bu kadro kendisini kentli, modern yaşam tarzına sahip kesimlerle, korku ve kaygısı olanlara yönelik olarak iyi anlatmalı, bu kesimi 1,5 yıldır sistemli bir şekilde yapılan siyah propagandanın tesirinden kurtarmalıdır. Tedavi sandıkta Sayın Baykal Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini baltalayarak demokrasimize ciddi bir zarar vermiştir. DYP ve ANAP'ın bu süreçte CHP'nin yanında yer almalarını siyasi akılla izah etmenin imkânı yoktur. Demokrasimizin aldığı bu yarayı millet sandıkta tedavi edecektir. Millet; siyaset mühendislerinin, elit bürokrasinin yanında yer alanlara, bürokrasiye güvenenlere sandıkta ders verecektir. Ankara'da son aylarda demokrasiyi yaralayan kirli oyunlar oynanıyor. Millet iradesi hiçe sayılıyor. Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ile YÖK Başkanı Teziç'in düşünceleri millet iradesinin üstünde tutuluyor. Bürokratik elit, millet iradesine meydan okuyor. Sağı birleştirme operasyonları, solu birleştirme operasyonları belli merkezlerden yönetiliyor. 15 yıldır bir araya getirilmeyen partiler seçim öncesi alelacele birleştiriliyor. Sizce Türk insanı bu numaraları yutar mı, bu oyunlara alet olur mu? Hep birlikte 23 Temmuz'da göreceğiz. Eminiz ki,sandıktan değişim, reform ve daha çok demokrasi talepleri galip çıkacak.