CHP lideri Deniz Baykal nihayet üç gün sonra sessizliğini bozdu ve kamuoyunun karşısına çıkarak istifasını açıkladı. Sayın Baykal dramatik bir konuşma yaptı. Öncelikle ömrünü siyasete adamış Deniz Baykal gibi siyasi bir liderin belden aşağı etik olmayan pespaye bir yöntemle saf dışı bırakılmaya çalışılmasını içimize sindiremediğimizi belirtmek isterim. Sn. Baykal'ın yaptığı konuşmada önemli mesajlar var. "Bu komplo CHP'nin rejim kavgasıdır. Bunun bir iktidar izni olmadan yapılması mümkün değildir" tarzındaki açıklamasını doğru bulmuyorum. Bu görüntünün gündeme düştüğü andan itibaren bu komploya karşı samimi bir mücadele veren Sayın Başbakan'a ciddi bir haksızlık yapıyor. Ayrıca siyaseti birazcık bilen aklı başındaki herkes Deniz Bey'i CHP'nin başından göndermek isteyen en son kişinin Sayın Erdoğan olacağını bilir. 7.5 yıldır iktidarda oldukları halde hâlâ oy oranını yüzde 40'ların üzerinde tutabilen iktidar partisi, bu durumu performansının yanında mevcut muhalefet partisi liderlerinin partilerini iktidar alternatifi haline getirememelerine de borçludur. İktidar partisi, söylemleri eskimiş, statükodan yana tavır koymuş, kendi parti tabanının bir bölümü tarafından bile artık istenmeyen, Türkiye'deki solu heyecanlandırmayan bir liderin CHP'nin başından gitmesini neden istesin? Ayrıca Sayın Baykal'ın elinde, iktidarın izniyle bu komplonun yapıldığına ilişkin hangi belge-bilgi ve bulgu var? Varsa bunu kamuoyu ile paylaşmak ve savcılara teslim etmek durumundadır. Bu suçlamaya Başbakan'ın tepkisi sert oldu. Başbakan; Baykal'ın suçlamasını "Şu anda hayretler içindeyim. Yaşananlar ne kadar düzeysiz ve çirkin bir iftira" olarak nitelendirdi. Sayın Baykal'ın, "İstifa kararım CHP'yi yeniden tanzim edeceklere imkân tanıyacaktır" tarzındaki sözü işin özüdür. İstifa kararı ile Baykal, "CHP'nin iktidara gelmesine, oylarını artırmasına madem ben engel oluyordum, CHP'yi ve solu yeniden tanzim etmek isteyenler beni önlerinde engel olarak görüyordu, ben istifa ediyorum. Buyurun CHP'yi ve solu dizayn edin" diyor aslında. Bu komplonun en olağan şüphelileri, solu ve CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlerdir. Bunu aslında Sayın Baykal da bal gibi biliyor. Ama hedef şaşırtıyor, istifa ederken bile siyaset yapıyor. Bu da geri döneceğinin işaretidir. "Komploya teslim olmayacağım" çıkışı da geri dönüş sinyalidir. Kimse kusura bakmasın, bu komplo CHP kurultayı ile yüzde yüz ilişkilidir. Bu, "Deniz Baykal'la olmuyor" diyen çevrelerin ahlâksızca oynadıkları bir oyundur. Bazı CHP'liler, "'Başbakan elimde daha ne kasetler var' dedi" diyorlar. Arşivi inceledim. Başbakan'ın böyle bir açıklaması yok. Ancak İsmet İnönü dönemi ile ilgili tartışmalarda şunları söylemiş: "Posta pullarından Atatürk resmini kim çıkardı? Devlet dairelerinden Atatürk posterlerini kim indirdi? Daha söyleyeyim mi? Neler var neler. Bak bu konularda CHP bu işi daha kurcalarsa söyleyeceğim çok şey var. Bu noktada dosyam, arşivim kabarıktır." Bu açıklamanın son olayla ne ilgisi olabilir? CHP, bu komployu aydınlatmak istiyorsa fazla uzağa gitmemeli, kendi dibine ve çevresine bakmalı. Olağan şüpheliler kendini ele veriyor, iyi izlesinler.