Şehidim nur içinde yat, gazim rahatına bak!..

A -
A +

Vatanı uğruna canını veren, bu uğurda herhangi bir organını kullanmaktan yoksun kalacağını bile düşünmeden hayatını ortaya koyan şehitlerimizi ve gazilerimizi unutmuş gibiyiz. Değişik vesilelerle hatırlamak ve ilgili yerlerce problemlerine çözümler bulunması için birer vesile olarak düzenlenen haftalar içinde yer alan 'Gaziler Haftası' da oldukça sönük ve cılız kutlanıyor. Oysa onlar 'Allah Allah' nidaları arasında kendi canlarını tehlikeye atıp şehadet mertebesine ulaşabilmek için birbirleriyle yarışan insanlarımızdır. Bu sessiz duruş, bu çaresiz bekleyiş Türk Milletine yakışmıyor. Nutuklarla, organizasyonu yapanların reklam malzemesi yapılmak istenircesine düzenlenen etkinliklerle de hiçbir meseleye çözüm bulunamadığını hepimiz biliyoruz. Güvenlik güçlerine borçluyuz Bugün ay-yıldızlı bayrağımız göklerimizde özgürce dalgalanıyorsa, özgür, bağımsız, laik ve demokratik bir ülke ve toplum isek, minarelerimizden ezan sesleri özgürce yükselebiliyor ise, evimizde ayağımızı uzatıp rahatça yatabiliyor isek, istediğimiz kadar mal-mülk sahibi olabiliyor isek.... tüm bunları bu ülkenin iç ve dış güvenliği için ölümü göze alabilen güvenlik güçlerimize borçluyuz. Dolayısıyla bu uğurda can veren şehitlerimize, can vermekten çekinmeden mücadeleye giren gazilerimize borçluyuz. Hiç aklımızdan çıkarmamalı ve bugün elimizde bulunan imkanlar için minnet borcu duyduğumuz gazilere ve şehitlerimizin bize emanet olarak bıraktığı yakınlarına tüm imkanlar seferber edilmelidir. Yatlar, katlar, özel uçaklar, lüks tatiller ve oteller hepimizden önce bu insanların hakkıdır. Çünkü her şeyimizi onlara borçluyuz. Oysa onların bizden beklentileri yatlar, katlar da değildir. Kendilerine insanca bir hayat standardının sağlanması ve hatırlanmak... Unutulmuşluğa, terk edilmişliğe hiç tahammülleri yok. Onların tek kaygısı var!.. Çok yakından biliyorum, bu duyguyu yıllar önce zaman zaman kendim de yaşadım. Bu ülkenin bekası ve güvenliği için canını ortaya koyan insanların tek kaygıları vardır; "Ben görevimin icrası esnasında şehit olursam veya sakat kalırsam acaba eşim, çocuklarım ne olur. Onlara sahip çıkan olur mu?" Buna kendi iç dünyalarında aldıkları cevap ise, "Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti benim eşime de, çocuklarıma da mutlaka en iyi şekilde sahip çıkar..." Böyle düşünmek o insanları rahatlatır. Ülkenin bekasını korumak için silaha ve bayrağa el basarak yemin etmiş bu insanların tek kaygısı budur. Peki gerçekten biz bu ülke için şehit olmuş veya sakat kalmış kahramanlarımızın aileleri, çocukları ve gazilerimizle ne kadar ilgileniyoruz? Bunlara hangi seviyede bir hayat standardı sağlıyoruz. Verilen imkanlar yeterli mi? İçinizdeki ses 'yeterli' diyor ise kendi kendinize şu soruları da sorun, 'Hangi dünya nimeti için ölümü göze alırsınız, hangi maddi çıkar karşılığında kolunuzu, gözünüzü, bacağınızı veya bir başka organınızı verebilirsiniz?..' Verdiğiniz cevabı duyar gibiyim. Tabii ki, şehit ve gazilerimiz herhangi bir çıkar beklentisi ile vazifelerini yerine getirmediler, onlara bu gücü veren şehadet mertebesine olan inançtır, vatan sevgisidir. Her türlü desteğe hazırız Elimizden gelen tüm imkanları şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize seferber etmek hepimizin boynunun borcudur... Hem de bu imkanları siyasi-ticari hiçbir şekilde reklam malzemesi yapmadan sunmalıyız. Bunu da sadece devletten beklememeli, özel sektör ve imkanı olan vatandaşlarımız da hep beraber meseleye sahip çıkmalıyız. Bizler İhlas Medya Grubu olarak bu milli kahramanlara imkanlarımız ölçüsünde her türlü desteği reklamsız vermeye hazırız. O'nlar ki; bu vatan için neler yapabileceğini canlarıyla, kanlarıyla, kahramanlıklarıyla bizzat kendilerini ispat etmiştir. Şimdi sıra hepimizde . Çünkü biz her şeyimizi onlara borçlu olduğumuzu çok iyi biliyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.