Şehitlik bir iç politika malzemesi değildir

Türkiye, sınırları bir takım güçlü devletlerin harita üstünde keyiflerine göre çizdiği bir ülke değil. Bu coğrafyayı vatan yapan, bu çizgileri sınır yapan güç; milletimizin kanı pahasına mücadele etmiş olmasından başka bir şey değil. Cumhuriyetimizi, demokrasimizi, hürriyetimizi, laikliğimizi, sosyal hukuk devletimizi; sözün özü bugün hayatımızın temel taşı bildiğimiz her kurum ve değerimizi Milli Mücadele'den beri tereddüt etmeden şehitlik şerbetini içen yiğit Mehmetçiğimize borçluyuz. Bu konuda zaten hiç kimsenin tereddüdü yok. Bugün de ülkemizin birlik ve beraberliğini aynı irade ve kararlılıkla koruyoruz. Henüz yirmili yaşlarında olan erinden, en üst düzeydeki generaline dek hiçbir askerimiz gerektiği durumda vatanımız için şahadet şerbetini içmek için zerre kadar duraksamaz. Hangi siyasi görüşten, hangi mezhepten, hangi yöreden olursa olsun her vatan evladı da böyle davranır. Türkiye Cumhuriyeti'ni sıradan bir ülke olmaktan çıkaran da zaten bu kararlılıktan başka nedir ki? Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak, onu yükseltmek siyasetler üstü bir kararlılığın sonucudur. Vatanseverlik ve millete hizmet etmek hiçbir zaman bir siyasi partinin, bir ideolojinin, bir kesimin tekelinde olamaz. Cenaze rant fırsatı yapılamaz Buna rağmen bazı grupların kendisini ülkenin diğer bütün kesimlerinden daha vatansever olduğunu iddia ettiğini görüyoruz. Nerede bir şehit cenazesi olsa, nerede bu ülkenin tarihinde önem taşıyan bir günün kutlaması yapılsa hemen bu gruplar öne atılıyor. Bu kesimler için sanki şehit cenazeleri kendilerini göstermenin, sloganlarını atmanın bir aracı. Nerede milli bir kutlama olsa hemen bu gruplar ismini, kamuoyunun dikkatini çekecek şekilde ön plana taşıyor. Türk bayrağından başka hiçbir bayrak veya flamanın bulunmaması gereken hassas noktaları bile, kendilerini göstermenin bir fırsatı olarak kabul ediyorlar maalesef. Dün de bu sütunda bahsettiğim gibi Söğüt'te yapılan kutlamada da benzer görüntüler yaşadık. Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. İnsanların evlat, koca, baba acısını en derinden hissettiği, milletçe en hassas olduğumuz konulardan biri olan şehit cenazelerini sırf günübirlik politik çıkarlar için elverişli olması sebebiyle provokasyona alet etmek ne kadar doğru? Hepimiz için canını hiçe sayan şehitlerimizin cenazeleri üzerinden milleti tahrik etmek ve hakarete varan sloganlar atmak, defnedilen evladımızın hatırasına yakışır mı? Bir de acılı anne-babaların sözlerini başka tarafa çekerek işin şirazesini dağıtan çevreler var. Canını Türkiye'nin tek parça kalması için adamış bir insanın cenazesinden bölücü fikirlerini kamuoyuna ulaştırmak için fırsat bulmayı düşünecek kadar gözü dönmüş bu çevrelerin yaptıklarını aklım, havsalam almıyor. Elini vicdanına koyduktan sonra konuya eğilen herkesin de olaya benim gibi bakacağını düşünüyorum. Bu çevreler Türkiye'yi, Türk insanını ne zannediyor? Yoksa bu ülkenin vatandaşlarını, insanların acılarıyla beslenmeyi, umutlarıyla nemalanarak zaaflarından medet bekleyen kişilere kapılabilecek bir muz cumhuriyetinin mensupları mı sanıyorlar? Şehitliği hangi niyetle olursa olsun kendi politik çıkarlarına malzeme yapmak isteyenler karşısında Türk milletini bulacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Kendi çıkarları için şehitlik mertebesini basamak olarak kullanmaya niyeti olan kim varsa milletin gözünden düşmeye mahkûmdur. Bunu hiç kimse unutmasın... Bizim gerginliklere çatışmalara değil, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğunu tekraren ifade etmeye her halde gerek yok. Böylesine günlük çıkarlar için yapılan ucuz numaraların Türk milletince kabulünü bekleyenler, öncelikle ona saygı göstermeyi, nerede ne söyleyeceklerini, nasıl davranacaklarını tartarak hareket etmeyi öğrenmeliler. Yoksa bu millet, o çevreleri dışlayarak ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu gösterecektir. Tıpkı daha önce, yakın siyasi tarihimizde birkaç defa daha yapmış olduğu gibi...