Farklı tarihlerdeki iki gazete haberi beni derinden sarsmıştır. İlk haber, bundan bir süre önce Elazığ'da terör örgütü PKK'nın yola döşediği mayının uzaktan patlatılması sonucu İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Ergülmez'in ağır yaralandığı ve yardımcısı Yarbay Alim Yılmaz ile er Sinan Gümüştaş'ın şehit olduğu haberiydi. Haberi duyduğumda âdeta şok geçirdim, bir süre kendime gelemedim. Şehit Yarbay Alim Yılmaz'ın cenaze törenine katıldım. Albay Ali Ergülmez'in sağlık durumunu da hastaneden taburcu olana kadar takip ettim. Albay Ali Ergülmez'i 1977 yılından bu yana tanıyorum. Hem Harbiye'deki yıllarımızdan dolayı, hem de aynı ilçenin çocukları olduğumuz için kendisini ve ailesini iyi tanıyorum. Harbiye'den genç teğmen olarak mezun olduktan sonra da irtibatı kaybetmedik. Turgutlu'da İlçe Jandarma Bölük Komutanı, İstanbul'da da Jandarma Alay Komutanıyken ziyaret ettim. Tanıdığım Albay Ergülmez; çalışkan, mert, dürüst, gözünü budaktan esirgemeyen, cesur, sözüne itimat edilen şerefli bir askerdir.Teğmenliğinden albaylığına kadar askerlik mesleğinde ciddi başarılar elde etmiş, vatanı ve milleti için gözünü kırpmadan can verecek kadar vatansever birisidir. Jandarma sınıfı, TSK'nın diğer sınıflarından farklı olarak aynı zamanda bir halkla ilişkiler mesleğidir. Jandarma halkla iç içedir. Ali Albay, görev yaptığı her bölgede halkın sevgisini kazanmayı başarmıştır. Asker olarak halkın desteğini güvenini ve sempatisini kazanmak; hem terörle mücadele, hem de askerliği- TSK'yı halka sevdirmek açısından önemlidir. ? Halkın "Ali Baba"sıydı Görev yaptığı bölgelerdeki icraatları nedeniyle halkın sevgilisi haline gelen ve "Ali Baba" sıfatı yakıştırılan Ali Albay ile ilgili ikinci haberi ise geçtiğimiz hafta yine gazetelerde okudum ve ikinci şoku geçirdim. Çok şaşırdım, ama ona yakıştıramadım, konduramadım. 27 yılını devlet hizmetine adamış, gençlik yılları terörle mücadeleyle geçmiş, herkesin başına yemin ettiği, dürüstlüğüne ve mertliğine kefil olduğu Ali Albay'ın isminin yolsuzlukla anılması, resminin o kare içerisine yerleştirilmesi emin olun beni kahretti. Güvendiğim herkesten şüphelenmeye başladım. Tanıdığım, bildiğim Albay Ergülmez'in böyle bir şey yapmaması lazım. Beni şok eden haber birkaç gazetede sürmanşetten verildi ve suçlama "İstanbul'da görevliyken Kemer Country soruşturmasını hasıraltı etmek için ev aldı" tarzındaydı. Haber doğru mu değil mi diye kendimce birazcık araştırma yaptım. Öncelikle alınan mülk, 200 bin dolar değerinde bir daire. Öyle denildiği gibi 400 bin dolar değerinde bir villa değil. Daire 30 Haziran 2005'te satın alınmış. Firma iddia edildiği gibi "Evi hediye etmedik, 200 bin dolar bedelle sattık ve tamamını tahsil ettik" diyor. Banka dekontlarını inceledim, Ali Albay bu ev için 13 farklı zamanda Kemer yapı şirketine ödeme yapmış. Peki iddia ne? İddia şu; "Albay Ergülmez Kemer Country ile ilgili soruşturmayı hasıraltı etti, usulsüz mal edindi ve eksik mal beyanında bulundu..." Tam bir komedi! İstanbul Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde Kemer Country ile ilgili bir soruşturma mı açılmış ki, Ali Albay hasıraltı etsin? Albay Ergülmez'in İstanbul Alay Komutanlığından ayrılış tarihi 1 temmuz 2005. Oysa Kemer hakkındaki soruşturma 8 Ağustos 2005'te başlatılmış. Kendisi görevden ayrıldıktan sonra başlatılan bir soruşturmayı nasıl hasıraltı etti? Jandarma savcının talimatı olmadan soruşturma yapabilir mi? Savcının onayı ile başlamış olan bir soruşturmayı hangi babayiğit hasıraltı edebilir? Albay Ergülmez'in İstanbul Jandarma Alay komutanlığı döneminde Kemer Country hakkında savcılık tarafından başlatılmış ve jandarma tarafından sonuçlandırılmamış böyle bir soruşturma var mı? Eyüp Cumhuriyet Savcılığı bu soruşturmayı İstanbul Jandarma Alay Komutanlığı kanalı ile 8 Ağustos 2005'te, yani Ali Albay Elazığ'da göreve başladıktan sonraki bir tarihte başlattı. "Soruşturmayı hasıraltı etti" iddiası görüldüğü gibi yalan. Kemer Country projesinde usulsüzlükler olduğunu Ali Albay nereden bilebilirdi. Ev almadan önce bu projede hukuki sorunlar olduğunu bilseydi herhalde satın almazdı. ? İddialar fos!.. "Usulsüz mal edindi" iddiasını da banka dekontları yalanlıyor. Bedelini ödeyip aldığını kanıtları ortaya koyuyor. "Eksik mal beyanında bulundu" iddiasına gelince; Kemer Yapı Şirketi yetkilileri evin tapusunu 18 Temmuz 2006'da verdiklerini, (yani Bir hafta önce) söylüyorlar. Çünkü son senedin ödeme tarihi Haziran 2006. Son senet ödendikten sonra tapu verilmiş. TSK mensupları her yıl başlangıcında mal beyanını yenilerler. Merak edenler Albay Ergülmez'in mal beyanını Jandarma Genel Komutanlığından temin edebilirler. Ancak tapusunu henüz almadığını, resmi olarak üzerine geçmeyen bu dairenin mal beyanında gösterilmemesi normaldir. Ben Ergülmez'in mal beyanında belirtilenlerin dışında bir varlığının olmadığı kanaatindeyim. Ali Albayın aldığı bu daireyi henüz resmi olarak kendi üzerine geçmediği için beyan etmediğini düşünüyorum. Tapuyu aldıktan sonra bir ay içerisinde, yani 18 Ağustos'a kadar bu bildirimi yapmak zorunda, herhalde yapmıştır. "Usulsüz mal edinme, soruşturmayı hasıraltı etme" iddiaları fos çıktı. 27 yıllık kamu hizmeti yapmış bir albaya 200 bin dolarlık bir daire almak fazla mı? İddialar fos çıktı ama "Çamur atıldı ve izi kaldı" Bu asılsız iddialarla şerefli bir asker manşetlere taşınarak zan altında bırakıldı. Bu asılsız iddia ve haberlerin "Ali Baba", onun ailesi çocukları ve sevenleri ile TSK'daki idealist subaylar üzerinde yaptığı tahribatı kim nasıl telafi edecek? Yazık, bu tür insanlar kolay yetişmiyor. Albay Ergülmez İstanbul Alay Komutanlığı döneminde birçok fincancı katırını ürküttü. Onlar herhalde şu anda çok mutludurlar. Yolsuzluğa bulaşan her kamu görevlisi (Sıfatı makamı ne olursa olsun) hukuk önünde hesabını vermeli, temiz toplum için bu ön şart. Ama asılsız iddialarla insanları yıpratıp sonra "pardon" demek etik değil. İnanıyorum ki Albay Ali Ergülmez gazetelere Ali Ergülmez bey olarak haber olsaydı bunu takmazdı, ama Albay Ali Ergülmez olarak haber konusu oluğu için çok üzülüyordur.