İktidar partisi ile ana muhalefet partisinin Irak konusunda genel görüşme yapılması için TBMM'ye önerge vermesi ve önergenin kabul edilmesi doğru ve yararlı bir adım olmuştur. Komşumuz Irak'ta, at izinin it izine karıştığı, bölünmenin derinleştiği bir dönemde; Türkiye Cumhuriyeti'nin iktidarıyla muhalefetiyle birlik-beraberlik içinde "olmazsa olmazlarını" ortaya koyması oradaki tek otorite olan ABD'nin Irak politikasını etkileyecektir. Bunların hepsine eyvallah... Ama be kardeşim adama sormazlar mı, Irak'ın bu duruma geleceği belli değil miydi? 1 Mart tezkeresinin reddi halinde ABD'nin Kuzey Irak'ta Kürt liderlere mahkûm olacağı, Türkiye'nin komşusunun bu bölgede artık ABD olacağı belli değil miydi? 1 Mart tezkeresini reddederken aklınız neredeydi? Sayın Baykal bugün Kuzey Irak'a asker göndermekten bahsediyor. Aynı Baykal 1 Mart tezkeresinin onaylanmasını isteyenleri "vatan hainliği" ile suçluyordu. Ana muhalefet partisi 1 Mart tezkeresini reddederken ucuz popülizm yapmıştı. Bugün ise genel seçimler yaklaştı, hükümeti köşeye sıkıştırarak seçmene selam veriyor. O tarihlerde aynı tezi savundum, bugün de aynı tezin arkasındayım. Eğer 1 Mart tezkeresi kabul edilmiş olsaydı, bugün Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'nda bir terörist dahi kalmazdı. Irak'la ilgili verilen her kararda Türkiye'nin görüşü dikkate alınırdı. Kerkük bu hale gelmezdi. Türkmenler bu halde olmazdı. Kürt aşiret reisleri karşımızda değil yanımızda olurdu. Türkiye'nin Irak'la ilgili kırmızı çizgileri ayaklar altına alınmazdı. Sanki Irak'a asker göndermeyince kayıplarımız olmadı mı? O tarihten bu yana terör örgütü kaç insanımızı şehit etti. Asker göndermediğimiz halde ABD'den sonra en çok kayıp veren ülke değil miyiz... Şimdi "neden tribünden Irak'taki gelişmeleri izliyoruz, neden oyunda değiliz" diyenler haklı mı sizce? Bizi oyuna dahil etmek istediler. Ancak biz, hem de TBMM'nin kararı ile oyun dışında kalmak istedik. Bu tezkerenin reddedildiği gün Barzani ve Talabani ABD'nin Orta Doğu'da İsrail'den sonraki en önemli müttefikleri olmuşlardır. Hoşumuza gitmese de sonuç böyle. Sayın Baykal, "Sınır ötesine asker gönderilerek kararlılığın sergilenmesi halinde geçmişte Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılmasına benzer bir sonuç alınabileceğini" söylüyor. Baykal'ın verdiği örnek yanlış bir örnek. O gün verdiğimiz mesajın muhatabı Suriye idi. Bu mesaj sonuç vermezse gereğini yapacak durumda idiniz. Bugün Irak için verdiğiniz mesajın muhatabı kim? Barzani ve Talabani mi, Irak hükümeti mi? Hayır. Şu anda Irak'la ilgili her mesajın muhatabı ABD. Irak'ta, ABD ile karşı-karşıya gelmeyi göze alıyorsanız yüksek perdeden her mesajı verebilirsiniz. Atış serbest. Ama ileride mahcup olacağınız mesajlar verip toplumu bir beklenti içine sokmayın. Şu anda yapılacak bir şey yok mu? Olmaz olur mu... Yapıldığında sonuç alınabilecek birçok şey var. Türkiye, Irak'a komşu ülkeleri de yanına alarak ABD'ye baskısını artırmalıdır. İçeride terörle etkin ve kararlı bir şekilde mücadele etmeliyiz. Sınırımızı çok iyi korumalıyız. Terörle etkin mücadele sürdürülürken hukuktan, insan haklarından taviz vermemeliyiz. Bölge halkı ile teröristi ayırmalıyız. Yöre insanının sağlık, eğitim, altyapı ve refahı ile ilgili hayat standartlarını yükseltmeliyiz. Bölgedeki işsizlik sorununa uzun vadeli çözümler bulmalıyız. İçeride bunları gerçekleştirirken dışarıda da diplomasinin tüm imkânlarını kullanarak Kuzey Irak'taki PKK varlığının sona erdirilmesi, Kerkük konusu ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması gibi konularda öncelikle ABD'ye baskı yapmalıyız. ABD'yi Irak'la ilgili hassasiyetlerimizde yanımıza almanın yollarını bulmalıyız, bu yolları sonuna kadar zorlamalıyız. Eğer ulusal çıkarlarımız Kuzey Irak'a sınır ötesi operasyon yapmamızı elzem hale getiriyorsa oraya çok güçlü girmeyi ve orada hedeflerimize ulaşana kadar kalmayı göze almalıyız. Ülkemizin milli meselelerinin iç siyaset kaygıları ile tartışılması ve bu kaygı ile öneriler üretilmesini tehlikeli buluyorum. Milli meselelerimiz siyaset üstü bir yaklaşımla tartışılmalı ve öneriler geliştirilmelidir.