Bugün hangi siyasi parti liderine sorarsanız sorun, Türkiye'nin en önemli sorununun terör olduğunu söylerler. 30 yıldır 15 binden fazla insanımızın şehit olmasına, her ocakta bir acının tütmesine, yüz milyarlarca dolarlık harcamalara sebep olan bu can yakıcı sorunun çözülmemesinde maalesef siyasetçilerimizin büyük veballeri vardır. Maalesef siyasi partilerimiz terör sorununu iç siyasette malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmediler. Bu sorunun çözümüne katkı vermek yerine bu sorundan nemalandılar. Bu sorun bütün sıcaklığıyla artarak devam ediyor. Beğenin-beğenmeyin Başbakan Erdoğan, hem Kürt sorununun çözümü hem de bu sorunu istismar ederek kan döken terör örgütünün marjinal hale getirilmesi için ciddi emek verdi, önemli adımlar attı ve siyasi riskler aldı. Kürt kökenli vatandaşlarımızın birçok talebi demokratik açılım süreci ile karşılandı. Bölgeye yatırımlar ve sosyal projelerle pozitif ayırımcılık yapıldı. Teröristle silahlı mücadeleye devam edildi. Terörün finans kaynaklarının kurutulması ve uluslararası desteğinin kesilmesi için diplomatik alanda önemli adımlar atıldı. Teröristle silahlı mücadele yürüten güvenlik güçlerimizin her türlü talebi ve ihtiyacı karşılandı. Diğer yandan da suça bulaşmamış, cinayet işlememiş örgüt üyelerinin dağdan indirilmesi için bir dizi çalışma yapıldı. Devlet güvenliği ile ilgili kurumların hem İmralı hem de Kandil ile görüşmesi eskiden de olduğu gibi devam etti. Terörün bitmesini istemeyen bazı dış güçlerin de telkini ile MİT-örgüt görüşmeleri ilaveler-çıkarmalar yapılarak basına sızdırıldı. Devlet, İmralı ve Kandil ile dün de görüşüyordu, bugün de görüşüyor. İhtiyaç duyarsa yarın da görüşecek. Akıllı devlet bunu yapmıyorsa yanlış yapıyordur zaten. Ama bu görüşmeler basına sızınca muhalefet partilerimiz Hükümeti ve Başbakanı topa tutuyorlar. Yazık, çok yazık; bu sorunu siyasete malzeme yapamazsınız. Gençler ölüyor, her gün bir şehit cenazesi kalkıyor. Siz iktidarda olsaydınız MİT'e "görüşme mi" diyecektiniz? Bu sorun sadece AK Parti'nin ve Hükümetin sorunu değil. Bu sorun aynı ölçüde hem CHP'nin hem MHP'nin hem de BDP'nin sorunu. Bu sorun üzerinden siyaset yapmak bu sorunun çözümünü engeller. Bütün siyasi partiler bu sorunu siyaset malzemesi yapmadan, bu sorunu iç siyasetin üzerinde tutarak birlikte hareket etmek zorundadırlar. Aksi halde bu sorun uzar gider ve öbür dünyada şehitler, bu siyasetçilerin yakasına yapışırlar. Kan üzerinden, şehit üzerinden siyaset yapmak ahlaki bir tutum değildir. Terör örgütü isteklerini silah yolu ile elde etmeye çalışıyor. Kürtler örgütün umurunda değil. Kürt kökenli vatandaşlarımızın tüm talepleri eksiksiz karşılansa da terör bitmeyecek. Çünkü Kandil'in ve İmralı'nın tek derdi Kürtlerden ziyade kendi gelecekleri. Onlar İmralı'dakinin serbest bırakılmasını, Kandil'dekilerin hepsinin silahlarıyla bölgeye gelip öz savunma gücü altında bölgeyi kendilerinin yönetmesini istiyor. BDP dahil hem örgütün hem de İmralı'nın tek derdi, Öcalan'ın ve PKK'nın ne olacağı ve nasıl bir imtiyaza sahip olacağı meselesidir. Onlar için bu mesele Kürt kökenli vatandaşlarımızın haklarından daha öncelikli bir hedeftir. Böyle bir mantıkla yürütülecek müzakerelerde bir sonuç alınabileceği konusunda iyimser olamıyorum. Yapılacak iş teröristle sonuna kadar mücadele etmek, Kürt sorununda belli olan taleplerin gereğini yapmaktır. Taraf olarak halkınızı görün, onunla müzakere edin ve AB standartlarında haklarını sonuna kadar hiçbir korku ve komplekse kapılmadan verin. Verin ki PKK'nın ve İmralı'nın Kürtler nezdinde gerçek yüzleri ortaya çıksın.