AK Parti kurulduktan kısa bir süre sonra tek başına iktidara gelen Erdoğan ve yol arkadaşları siyaset mühendislerini çok uğraştırdı. Yıllardır ülkemizde sivil siyaseti tanzim edip iktidarı belirleyen ve belirledikleri iktidarı istedikleri gibi yönlendirebilen derin güçler 2002'den bu güne kadar Balyoz'la, Sarıkız'la, Ayışığı ile kapatma davası ile, 367 kararı ve 27 Nisan e-muhtırası ile önce AK Parti'yi tanzim etmek istediler. Ancak Erdoğan ve arkadaşları dik durdu; Korkup kaçmadılar, şapkalarını alıp gitmediler. İktidar partisi bu derin güçlere karşı kararlı ve cesur bir mücadele verdi. Millet de bu mücadeleyi destekledi ve AK Parti'nin arkasında kapı gibi durdu. Uzun vadeli çıkarlarının önünde engel olarak gördükleri AK Parti ve Erdoğan'a yönelik düzenledikleri her siyasi operasyonun millet nezdinde ters teptiğini ve bunları daha da güçlendirdiğini anlayan bu iç ve dış güçler bu engelden kurtulmanın tek yolunun sandıktan geçtiğini fark ettiler. Bu öngörüleri yanlış değildi. Onlara göre Baykal'lı bir CHP yüzde 20'leri, Bahçeli'nin başında olduğu MHP de yüzde 15'leri geçemezdi. Bu iki liderin varlığını sürdürmesi AK Parti'yi ilelebet iktidarda tutardı. Muhalefet partilerini güçlendirip iktidar alternatifi haline getirmek için önce bu liderlerden kurtulmak ve bunların yerine milletten oy alabilecek ve fakat aynı zamanda derin güçlerin kontrolünden de çıkmayacak yeni isimleri bu partilerin başına getirmek gerekiyordu. Bu hedefe hem CHP'de hem de MHP'de kongre gibi legal yollarla ulaşmak mümkün değildi. Her iki partide, "asker delege" var. İşte bu nedenle 'kaset siyasetini' başlattılar. Önce Sayın Baykal'ı hedefe koydular. Parti içinden de destek ve yardım alarak Baykal'a o çirkin tezgâhı kurdular. Baykal ile ilgili kasetin yayınlandığı günün ertesinde merkez medya 'Baykal derhal istifa etmeli' manşetleri attı. Baykal'ın yerine kimin geleceği, Baykal ve ekibinin nasıl tasfiye edileceği ustaca planlanmıştı. Her şey planladıkları gibi gelişti ve son dakikaya kadar 'aday olmayacağım' diyen Kılıçdaroğlu birilerinin telkini ile aday oldu ve seçildi. Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başına uygun gören güçler solun tamamını Kemal Bey'in etrafında topladılar. Rahşan Ecevit'ten tutun da Mustafa Sarıgül'e kadar herkesi ikna edip Kılıçdaroğlu'nun etrafında sol aktörlerin yer almasını sağladılar. O da yetmedi, CHP'nin oyunu biraz daha artırmak için sağdan bazı isimleri CHP'den aday yaptırdılar. Peki CHP'de istedikleri oldu mu? Tabii ki oldu. Analizimize yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz...