Bütçe görüşmelerinin kapanış oturumunu milletimiz Meclis televizyonundan canlı olarak izledi. Benim gibi izleyen bir çok insan hayal kırıklığına uğramış, üzülmüş. Bu Meclis çalışma temposu ve görüntüsüyle millete güven vermeye, millet de siyaset kurumuna güven duymaya, siyasetçinin sözüne itibar etmeye başlamıştı. Dört yıllık bir emekle oluşturulan bu güven duygusuna, bazı siyasi liderlerin konuşma üslupları, gerginlik oluşturan tavırları büyük bir darbe indirmiştir. Özellikle Ana Muhalefet lideri Sayın Baykal'ın gerilimi tırmandırıcı ve provokatif bir konuşma yaparak gerilim stratejisi uygulaması halkımız tarafından hoş karşılanmamıştır. İktidarı gerilimsiz-bunalımsız eleştirmek, üslupta seviye düşüklüğü göstermeden değerlendirme yapmak mümkün değil midir' Sayın Baykal'ın gerilimsiz-bunalımsız siyaset yaptığı bir döneme şahit olmadık. Bu üslup yılların siyasetçisini iktidara taşımadı, millet yıllardır denediği bu yöntemi tasvip etseydi herhalde kendisini sürekli muhalefete mahkum etmezdi. Ana muhalefet partisi gerilim ve bunalımdan medet ummamalıdır. Ayrıştırıcı-kamplaştırıcı bu siyaset anlayışından vazgeçmelidir. CHP Lideri bütçe konuşmasında 'Başörtüsü eşlerin ayıplarını örtmeye yetmez' tarzında bir ifade kullandı. Türkiye'de yaşayan 70 milyonun neredeyse tamamının buna tepki göstereceğini bilmiyor muydu' Bu sözle hem Meclisin hem de toplumun ayarını bozdu, tepesini attırdı. Bence Baykal sözün nereye gideceğini bilerek söyledi. bu sözle Meclisi karıştırdı. O yüce Meclis çatısı altında görmeyi hiç arzu etmediğimiz, yakıştıramadığımız görüntülerin oluşmasına sebep oldu. Toplumun inanç dünyası ile ilgili konuları siyaset malzemesi haline dönüştürmek CHP'ye yarar değil zarar getirmiştir, getirmeye de devam edecektir. Başörtüsü üzerinden siyaset yapmak bu ülkeye ve bu siyaseti yapanlara zarar getirir. İnançlar üzerinden toplumu kamplara bölmek, cephelere ayırmak toplumsal barış değil çatışma getirir. Bu asırda hâlâ insanların kılığına kıyafetine karışmak, kılığı-kıyafeti nedeniyle insanları aşağılamak, üçüncü sınıf insan muamelesi yapmak çağdışılıktır, gericiliktir. CHP Lideri kendisine yöneltilen 'Erdoğan dışında bir başka eşi başörtülü AK Parti'linin Çankaya'ya çıkmasına ne dersiniz'' tarzındaki bir soruya 'Anayasal ilkeleri içine sindirmiş, yolsuzluklara bulaşmamış, dürüst birisi olursa bazı kusurları görmezden gelebiliriz' cevabını vermiştir. Nedir görmezden gelebileceği kusurlar' Tabii ki baş örtüsü. Sayın Baykal, insanların inançları gereği başına taktıkları bir örtüyü bir 'ayıp' bir 'kusur' olarak görmeye devam ederse hayat boyu muhalefette kalır. İnanç özgürlüğüne, giyim-kuşam özgürlüğüne saygı duymayan bir anlayışa bırakın muhafazakarları aklı başında demokrasiye inanan hiçbir sosyal demokrat oy vermez, yanında yer almaz. İnsanların inanç tercihlerine saygı duymak zorundasınız. Sayın Baykal Cumhurbaşkanlığı için 'Anayasal ilkeleri içine sindirmiş' bir aday arıyor. Tabiî ki Cumhurbaşkanı adayı, Anayasal ilkeleri içine sindirmiş biri olmalı. Ancak, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan CHP'nin liderinin ve kadrolarının da Anayasal ilkeleri içine sindirmiş insanlar olması gerekir. 'T.C. demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir' diyoruz. Anayasal ilkeler bunlardır. CHP yönetimi Cumhuriyetin demokratik niteliğini, sosyal devlet niteliğini, hukuk devleti niteliğini ne kadar içine sindirebilmiştir' Sadece 'laiklik' ilkesini benimser gibi görünüp diğer ilkeleri görmemezlikten gelmek doğru mudur' Demokratik Cumhuriyet, hukuk devleti ilkesini benimseyenler Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Anayasa'nın belirlediği niteliklerin dışında başka arayışlara girme hakkına sahip midir? Devletin Demokratik yapısını benimseyenler demokrasi dışı formüllere sinyal yakar mı? Bütçe görüşmelerinde Meclis'teki son görüntüler milleti üzmüştür. Bu görüntülerin oluşmasına katkı veren siyasetçiler hem Meclis'e, hem sivil siyasete hem de ülkeye zarar vermişlerdir. Bundan ders çıkarılmalı ve yerlerde sürünen siyasi üslup acele değiştirilmelidir. Tüm okuyucuların mübarek kurban bayramını tebrik ediyor, huzurlu, sağlıklı ve başarılı yıllar diliyoruz.