Slogan toplumu

A -
A +

Toplum olarak sloganlarla tartışmayı tercih ediyoruz. İhtimallere, "kesin böyle olacak" diyerek başladığımız zaman tartışmanın zemini kalıplaşmış fikirlere yani sloganlara kayıyor. Bu durumda karşı tarafı dinlemiyoruz. Benim dediğim çıkacak göreceksiniz diyerek kestirip atıyoruz. Bu hastalığı entelektüellerimizde de sıkça görebilirsiniz. Siyah beyaz tartışırız her olayda, başka tonlara yer yoktur... Irak'a asker gönderme tartışmaları Bugünlerde Irak'a asker göndermeyi aynı üslupla tartışıyoruz hep birlikte. Birinci tezkere konusunu da böyle tartışmıştık. Bir tarafta "Türk askeri Irak'a gitmeli" diyenler, diğer yanda; "Mehmetçik Amerikan askerine kalkan olamaz" diyenler var. Aslında her iki görüş sahibinin de haklı yanları yok değil. Ancak, zaman yetersizliği midir, iletişim kopukluğu mudur, bilmiyorum nedendir cümlelerin devamını dinlemeye fazla tahammülümüz yok. Birbirimizi dinleyebilsek aynı şeyleri söylediğimizi fark edeceğiz. Türk askerinin Irak'a gitmesi görüşünü benimseyenler; Türk askerinin, Amerikan askerine kalkan olarak, Amerikan askeri komutasında, Amerika'nın göstereceği bölgelerde, Irak'ın kuzeyindeki gelişmelere bigane kalarak, haybeye gitmesini istemiyor. 8.5 milyar dolarlık bir kredi için Mehmetçiğin kanının peşkeş çekilmesini isteyeceklerini de sanmıyorum. Türk askerinin Irak'a gitmesini istemeyenlerin ise; Irak'ın yeniden yapılanmasında Türkiye'nin söz sahibi olmamasını, Irak'ın kuzeyindeki gelişmelerden kopmamızı, PKK-KADEK örgütünün sınırımızın dibinde faaliyet göstermesine göz yumulmasını, Amerika ile ilişkilerimizin koparılmasını isteyeceklerini zannetmiyorum. Menfaatlerimizi sıralamalıyız Her iki görüş sahipleri de Türk askerinin kendi subaylarımızın kontrolünde, Türk Hükümetinin tercih edeceği bölge veya bölgelerde görev yapmasını, Irak halkına Türkmen, Kürt Arap ayırımı yapmaksızın en acil ihtiyacı olan güvenliğinin sağlanması konusunda insani hizmet götürmesini istiyor. Daha önemlisi halkımıza senelerdir gözyaşı döktüren terör örgütü kamplarının yerle bir edilmesini ve -Irak'ın sınırları önümüzdeki çeyrek yüzyıl içinde yeniden çizilecek ise- bu yapılanmada, Türk tezinin etkili, hatta belirleyici olmasını hepimiz istiyoruz. Neticede aynı şeyleri istiyoruz. Uluslar arası ilişkiler menfaat paylaşımına dayanır. Elbette riskleri de vardır. Bunun sonuçlarına da katlanılır. Üstelik, O masada her şeyi pazarlık konusu yapamazsınız. Birinci tezkere geçmedi ilişkilerimiz bozuldu, diyerek, hiç olmazsa bu geçsin tarzı sloganlara gerek yok. Mehmetçik'in kanını menfaate peşkeş çekmek ifadeleri bizi yanıltır. Amerikan askerinin kanı, Amerika'nın Iraktaki menfaati için akıyorsa, Mehmetçik de Türkiye'nin menfaatlerini korumak için canını feda etmeye her zaman hazırdır. Askerimiz Irak'ta görev alırsa, -dilim varmıyor söylemeye- şehit tabutlarını kucaklamaya hazır olmalıyız. O zaman şimdi olduğu gibi sloganlarla birbirimizi suçlamamalıyız. Çünkü bu bir milli menfaat konusudur. Bazı yazarlarımızın yaptığı gibi birbirimizi "AMERİKA YANLISI" veya "ANTİ AMERİKANCI" ifadelerle suçlamak yerine, menfaatlerimizin neler olabileceğini konuşmalıyız. Milli çıkarlarımızla ilgili konularda sloganlarla konuşmaktan vazgeçip ses birliği yapmalıyız. Bu görev, Hükümet ve muhalefetimize, entelektüellerimize, sivil ve asker bürokratlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza velhasıl hepimize düşüyor. Bunu yapabilirsek sloganlarla tartışmaktan kurtuluruz diye düşünüyorum. "Birinci tezkere Meclis'ten geçseydi" diye başlayan açıklamalar da boş ifadelerdir. Dün geçti, yarına bakalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.