Suikast iddiası ve devlet adabı

A -
A +

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a "suikast iddiası" Başkentte hepimizi şoke etti. Ülkenin Başbakan yardımcısına ancak bu milletin gerçek düşmanları suikastı aklından geçirebilir. Bu iddia ilk ortaya atıldığında gazeteci refleksi ile gerçeği öğrenip kamuoyuna aktarmak için ciddi bir gayret sarf ettik. Savcıyı, askeri, polisi siyasetçileri aradık. Kimseden ayakları yere basan net doğrulanmış bir bilgi alamadık. Elde ettiğimiz bilgi kırıntıları ile haberlerimizi yaptık. Ciddi bir bilgi kirliliği yaşandı. Olayın üzerinden 4 gün geçtikten sonra Genelkurmay konuya ilişkin bir bilgi notu yayınlayıncaya kadar konuya ilişkin yüzlerce tahmin ve yorum yapıldı. Öncelikle şunu belirtmeliyim: Milletin huzurunda,"TSK bünyesinde demokratik rejime aykırı harekette bulunan kimseyi barındırmam" taahhüdünde bulunan bir Genelkurmay başkanının emir komuta ettiği TSK'da, emir-komuta zinciri içinde ülkenin başbakan yardımcısına suikast düzenlemeyi veya bunun altyapısını hazırlamayı kimse aklından bile geçiremez. TSK insan kaynağını uzaydan değil halktan sağlıyor. Nasıl ki devletin diğer kurumlarında sayıları az da olsa çetelere, yolsuzluğa veya kanunsuzluğa bulaşanlar çıkıyor ise TSK'da da bu tür fertler çıkabilir. TSK'nın tespit etmesi halinde bunlara kayıtsız kalacağını düşünemiyorum. "Suikast" iddiasında adı geçen subayların seferberlik tetkik kurulu personeli olduğu söyleniyor. Bu kurulda görevlendirilen her personel titiz bir incelemeden sonra seçiliyor. Sicilleri düzgün, askerlik mesleğinde başarılı, mesleki ahlâkı yüksek ve yıllarca denenmiş ve kendisinden emin olunmuş personel bu kurullarda görev yapıyor. Bu kurulda görevli personelin emir-komuta zinciri dışında bir faaliyette bulunma ihtimali bana çok zayıf geliyor. Ayrıca bu kurulun operasyonel bir görevi yok. Genelkurmay yaptığı açıklamada bu iki subayın bilgi sızdırdığı düşünülen ve Sayın Arınç'ın evinin yakınında oturan bir askeri izledikleri söyleniyor. Bu bilgiye itibar etmek durumundayız. Ancak üzerlerinden Arınç'ın sokak ve apartmanının numaralarını içeren bir kâğıdın çıkmasını bir yere koyamıyorum. Savcının nezaretinde askerlerin ve polisin önünde hazırlanan tutanağa Genelkurmay dahil hiçbirimiz şüphe ile bakamayız. Genelkurmay'ın bilgi notunda, "Adres yazılı notun askerî personelin üzerinde bulunmasına ilişkin farklı iddialar var" açıklaması düşündürücü. Yarın-bir gün bu notu, personelin cebine polisler koymuş iddiaları çıkarsa şaşırmam. Son günlerde yediği halttan sıyrılmak isteyenler böyle bir yola başvurabiliyor. Personelin üzerinde adres içeren o notun ne işi var? Başbakan yardımcısının ev adresine bir subay niçin ihtiyaç duyar? Savcı bu soruların cevabını bulacaktır. Ancak bu olaydan ders çıkarmamız gereken konular var. Kurumlarla kamuoyu ve kurumlar arasında ciddi bir iletişim sorunu var. Genelkurmay basit bir bilgi notu için neden 4 gün bekledi? İki subayın o bölgede komutanlığın bilgisi dahilinde görevde olduklarını açıklamak soruşturmanın gizliliğine ne zarar verebilir? Olayın olduğu gün veya ertesi gün de Genelkurmay iddianın hedefi olarak gösterilen Başbakan Yardımcısını arayıp bilgilendirse idi ne kaybederdi. Devlet adabı bunu gerektirmiyor mu? "Suikast" iddiası gibi ağır bir suçlamanın olduğu bir olayda devlet kurumları böyle davranamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.