Cumhuriyet Savcılığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı ile ilgili bilirkişi raporu istemişti. TÜBİTAK uzmanlarınca hazırlanan raporda, "Yapılan inceleme kaydın çok sayıda farklı kayıttan yararlanılarak parça hecelerden oluşturulmuş montaj olduğunu ortaya koymaktadır" denilmiş. 17 Aralık operasyonunun ardından Youtube'a sızdırılan o kaydın montaj olduğunu anlamak için bilirkişi raporuna filan ihtiyaç yoktu bence. Kulağı iyi duyan, muhakeme yeteneği olan herkes o ses kaydını birkaç kez dinlediğinde montaj olduğunu anlar zaten. Ben birkaç kez dinledim ve konuşmanın kendi içinde onlarca çelişki tespit ettim. Hiçbir zaman Başbakan'a ait olduğuna inanmadım. Peki şimdi o ses kaydını 'gerçek' kabul edip o montaj kayıt üzerinden insanların haysiyet ve şerefi ile oynamaya kalkanlar çıkıp kamuyu önünde özür dileyecekler mi? Yoksa bilirkişilerin taraflı davrandığını filan iddia etme kolaycılığına mı sığınacaklar? Paralel savcıların iddialarını gerçekmiş gibi kamuoyuna ekranlardan takdim edenlerin birazcık yüzleri kızarmış mıdır acaba? Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar. Hepimize düşen masumiyet karinesine saygı duyup hukukun vereceği kararı beklemek olmalıdır.
Geçtiğimiz hafta iki güzel gelişme yaşadık. Diyarbakır'da çözüm süreci çalıştayı gerçekleştirildi. Somut ve sonuca götürücü yol haritasından bahsedildi. Herkesin önerisi alındı. 11 somut önerinin çıktığı söyleniyor. Bu çalıştay sürecin üzerindeki riskleri, önündeki engelleri kaldırır inşallah. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın "Çözüme en yakın noktadayız" sözü herkesi umutlandırdı.
İkinci güzel gelişmeyi dün yaşadık. Asrın projesi olarak adlandırılan İstanbul 3'üncü Havalimanı'nın temeli atıldı. Alman haber ajansı DPA; "Biz hayal ederken Erdoğan yapıyor" başlıklı haberinde 3'üncü havalimanı; Marmaray, 3'üncü Boğaz Köprüsü ile Kanal İstanbul'a geniş yer vermiş. Dünyanın en büyük havalimanına dün ilk harç kondu. 2018 sonunda hizmete açılacak inşallah. Hava ulaşımında Frankfurt'un liderliğine son verilecek. "Saat 4'de temeli atacağız. Güçleri yetiyorsa kessinler önümüzü" diyen Başbakan ilk harcı koydu. 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin hedefindeki en önemli projeler 3'üncü Havalimanı ve Kanal İstanbul'du. 3'üncü Havalimanına çok şükür ilk kazma vuruldu. İnşallah en kısa sürede Kanal İstanbul projesine de start verilir.
10 Ağustos seçiminde Cumhurbaşkanı olacak isim artık belli. Hepimiz "Cumhurbaşkanı kim olacak?" sorusundan çok "Başbakan kim olacak?", "2015 seçimlerine AK Parti'yi kim taşıyacak?" sorularını tartışıyoruz. Başbakan Erdoğan, Ağustos sonunda Köşk'e Devlet Başkanı sıfatı ile çıktığında yeni hükümeti kurma görevini bir AK Partili vekile verecek. Bir yandan hükümet kurulacak bir yandan da Eylül'de AK Parti olağanüstü kongresi toplanıp yeni genel başkanı seçecek. Eğer AK Parti Sayın Abdullah Gül'ü Eylül'de genel başkan adayı olmaya ikna ederse 9 aylık geçiş döneminde kimin başbakan olacağına karar verilirken onun görüşü dikkate alınacaktır. Böyle bir durumda en güçlü adaylar Sayın ARINÇ, Sayın Atalay veya Sayın Babacan'dır. Eğer Sayın Abdullah Gül, Eylül'de genel başkanlığa aday olmak istemez ise o zaman en güçlü başbakan adayı üç dönemini doldurmamış olan isimler arasından seçilecektir. Şu anda en çok telaffuz edilen isim ise Sayın Davutoğlu'dur. Hayırlısı bakalım. Ama bu süreç tartışılarak, istişare edilerek ve ülkemizin geleceği hesaba katılarak yürütülecektir.