Eğer konu ciddiye alınıp gerekli tedbirler alınmaz ise zaman içerisinde Türkiye'nin 'AB ülkelerinin tarım pazarına dönüşme' riski var. AB komisyonu ilerleme raporunun tarımla ilgili bölümünü ve mevcut durumu Bakan Sami Güçlü ile konuştuk. Sayın Bakan kötümser değil. "Türkiye Kopenhag siyasi kriterlerini nasıl tüm dünyanın hayret ettiği bir sürede yerine getirdi ise hiç kimse merak etmesin uyumla ilgili diğer konuların gereğini de süratle yerine getiririz" diyor. Bakan Güçlü, rapordaki uyumsuzlukların farkında. Göreve geldiği günden bu yana bu uyumsuzlukları gidermek için çaba sarf ettiklerini, müzakere tarihi alındıktan sonra bu çabaların daha da hızlanacağını söylüyor. Bakanın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: "Öncelikle tarımda çalışan nüfusun yarı yarıya azalması lazım. Türkiye müzakere tarihi alınca ülkemize doğrudan gelen yabancı sermaye artacak, yatırımlar artacak ve tarım alanındaki iş gücünün en az yarısı sanayi ve hizmet sektörüne kayacak. Bu durumda tarım işletmelerinin ölçeği büyüyecek, tarımda verimlilik artacak. Temel sorun tarımdaki nüfusun ve istihdamın azaltılması. Bunu çözersek diğer olumsuzluklar bu problemle bağlantılı olarak çözülecektir." Proje üstüne proje üretiliyor Ülkemizde tarım ve hayvancılığın babadan kalma usuller yerine bu sektörlerde bilim ve teknolojinin yaygın bir şekilde kullanılması için Sayın Bakan büyük çabalar sarfetti. 'F1 Sebze Tohumculuğunun Geliştirilmesi Projesi', 'Anadolu Alacası, Anadolu Esmeri ve İvesi Koyunu Hayvan Islahı Çalışmaları Projesi', 'Entegre Süne Mücadelesi Projesi', 'Sertifikalı Tohumculuk Projesi' ,'Gezici Toprak Analiz Laboratuarları Projesi', 'Tarım Gönüllüleri Projesi ', 'Mera Islahı Projesi' , bu bilimsel projelerden bazıları. Tarım Bakanı hem çok heyecanlı hem de çok istekli. Allah yardımcısı olsun. Ancak tarım ve hayvancılık çok geniş alanları kapsıyor ve dağ gibi sorunları var. Bu sektöre bütçeden ayrılan pay son derece yetersiz. Bütçenin yaklaşık yüzde 40'ını faiz giderlerine ayırmak zorunda kalan bir ülkenin eğitim, sağlık ve tarım gibi temel alanlara yeterli kaynağı ayırması zor. Yapılacak iş ihracatı artırmak ve yeni gelir kaynakları bulmak, kamuyu küçültmek-israfı-yolsuzluğu önlemek, doğrudan yabancı sermaye girişinin artmasını sağlamak ve özelleştirmeyi hızlandırmak. Orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışı yeni bir gelir kaynağıdır. Bu konu tekrar gündeme getirilmeli ve çözülmelidir. ? Yapılacak işler... Tarım ve hayvancılık sektöründe Avrupa Birliği'ne uyum için hemen kolları sıvamak gerekiyor. Hiç vakit kaybetmeden yapılacak birçok iş var. Tarım ürünleri sigortası kanunu bir an önce çıkarılmalı ve uygulamaya sokulmalıdır. Organize tarım bölgeleri ve Entegre tarım havzaları ile ilgili geliştirilen projeler hayata geçirilmelidir. Türkiye'nin hayvan ve hayvan hastalıkları kaydı bir önce yapılmalıdır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu birer hayvancılık merkezi haline getirilmelidir. Çiftçi başına ikişer hayvan dağıtılarak bu iş olmaz. Çiftçi kayıt sistemi bir an önce bitirilmeli ve doğrudan gelir desteği sistemi mercek altına alınmalıdır.Türk çiftçisi ilaç kullanımı konusunda bilinçlendirilmelidir. TİGEM'e ait alanların özelleştirilmesi son derece doğru bir adımdır. Bakan Güçlü, tüm sermaye sahiplerini Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya özellikle hayvancılık konusunda yatırım yapmaya davet ediyor. Önemli teşvikler sağladıklarını, bu alanda yatırım yapacakların çok kârlı çıkacaklarını söylüyor. Sayın Tarım Bakanından ve Enerji Bakanından çiftçilerin bir isteği ile yazımı bitirmek istiyorum. Bazı çiftçiler üretimde kullandıkları elektrik bedellerini ödeyemedikleri için elektrikleri kesilmiş -üretim durmuş- cezaevine girenler olmuş. Elektrik borçlarının taksitlendirilmesini istiyorlar. Af değil taksit istiyorlar. Ben 'tarım ve hayvancılık konusunda' umutsuz değilim. AB ile aramızdaki farkın iyi bir çalışma temposu ve yeterli bütçenin ayrılabilmesi halinde 6-7 yılda kapatılabileceğine inanıyorum. Yeter ki, işin içine popülizm girmesin.