TBMM ne yapacak?

A -
A +

Anayasa Mahkemesi'nin son aldığı kararla TBMM'nin yetki alanına müdahale ettiği gayet açık. Anayasa Mahkemesi, mahkeme olduğunu unutup siyasi bir organa dönüştü. Artık 'Anayasa Mahkemesi' TBMM'nin de üstünde siyasi bir organdır. Bu karardan sonra, TBMM Anayasa Mahkemesi'nin uygun görmediği bir Anayasa değişikliği yapamaz, yeni Anayasa da yapamaz. TBMM artık büyük ölçüde işlevsiz hale gelmiştir. Bence artık seçim yapmaya gerek yok. Başkanı olduğu yüce Meclis etkisiz-yetkisiz hale getirilirken Meclis Başkanı Sayın Köksal Toptan, konuşmak için neden üç gün bekledi merak ettim doğrusu? Sayın Başkan; Anayasa Mahkemesi ile ilgili tartışmalara son vermek için 1980 öncesi gibi 'çift kamaralı sistem' yani Senato önermiş. Şaşırdım, orada olsaydım Sayın Toptan'a şu soruyu yöneltirdim: "Sayın başkan siz hangi senatodan bahsediyorsunuz. Siz bu öneriyi yapmadan önce Anayasa Mahkemesi üyeleriyle görüşüp izin aldınız mı? Onların izni olmadan başkanı olduğunuz Meclisin iki maddelik Anayasa değişikliğini yapmasına izin vermediler. Siz hangi senatodan bahsediyorsunuz? Dikkat edin, size de siyasi yasak gelir." Ne cevap verirdi merak ediyorum doğrusu? Geçelim başka bir konuya. Süleyman Demirel; "1960'ta Anayasa Mahkemesi olsaydı ihtilal önlenirdi, olmazdı" demiş. Sayın Demirel, unuttu galiba. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri sırasında da yine Anayasa Mahkemesi vardı. Ama darbeleri engellemedi. Darbeleri engelleyecek olan yüce Meclistir. Fakat, hiçbir yayın organı, o darbeleri yaparak, Anayasa'nın ikinci maddesini çiğneyen darbecilerden hesap sorma cesaretini gösteremedi. Demek ki yargının gücü ancak Meclise yetiyor. Dikkatimi çeken başka bir konu da, Vatan Gazetesi'nde çıkan bir haber. Umarım haber yanlıştır. Anayasa Mahkemesi üyeleri, Anayasa değişikliğini görüşürken, bu iptalin yetki gasbı olacağını öne süren mahkeme başkanına; "Ya Meclis 'seçimler 20 yılda bir yapılır' şeklinde bir Anayasa değişikliği gerçekleştirirse buna seyirci mi kalacağız?" diye sormuşlar. Bu tam bir fantezidir. Kendisinin dışındaki herkesin Cumhuriyet düşmanı olabileceğini varsaymaktır. Bu Meclise ve halkın seçtiği vekillere güvensizliktir. O zaman bu mantıkla şöyle de düşünülebilir: "Ordunun elinde her türlü silah var. Ordu bu silahları kullanarak darbe yapabilir, Anayasa'yı ve ikinci maddedeki değişmez ilkeleri çiğneyebilir. Bu nedenle her ihtimale karşılık Ordunun elindeki silahları alalım, Anayasa güvende olsun!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.